
Milas bölgesine has Memecik zeytinlerinden üretilen ve New York, Berlin, Londra gibi önemli merkezlerde altın madalya kazanan Funoli Zeytinyağı’nın kurucuları İclal Arcak ve Tolga Erkök’le konuştuk…
İclal Arcak ve Tolga Erkök tarafından kurulan altın madalyalı Funoli Zeytinyağları’nın hikayesi beş yıl önce İspanya’da zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üretimi üzerine aldıkları eğitimler sırasında başlamış. O eğitimlerde filizlenen hayaller, Arcak ve Erkök’ün Milas bölgesine has Memecik zeytini ile tanışması ve bölgede yüksek rakımlı bir zeytinlik almasıyla ete kemiğe bürünmüş. Onlar işlerine aşık, Türk zeytinciliğine sınıf atlatmayı kafaya koymuş, büyük bir titizlikle çalışan iki doğa tutkunu… Funoli Zeytinyağları kısa zamanda önemli başarılara imza atmayı başarmış bir marka, bu başarıların altında kurucularının titiz çalışması yatıyor. Onlar zeytinyağını sadece bir ürün değil, bir yaşam biçimi olarak algılıyor. 2024’ü altın madalya ile kapatan Funoli Zeytinyağı’nın hikayesini kurucuları İclal Arcak ve Tolga Erkök anlattı…

Markanızın kuruluş hikâyesini anlatır mısınız, bu yolculuk nasıl başladı?
Markamızın temelleri 2020 yılında, İspanya’da zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı üretimi üzerine aldığımız eğitimler sırasında atıldı. Bu eğitimlerde edindiğimiz bilgi ve ilham, bizi kendi markamızı yaratmak için teşvik etti. Pandemi döneminde Milas bölgesinin kendine has Memecik zeytiniyle tanışmamız, yüksek rakımlı bir zeytinlik edinmemiz ve ardından kendi üretim tesisimizi kurmamızla birlikte hayalini kurduğumuz markamıza bir adım daha yaklaştık. Funoli’nin hikayesi, Milas’ın yüksek rakımlı dağlarında, sonsuz zeytin ormanlarının kalbinde başlayan bir doğa ve tutku yolculuğu. Bu yolculuktaki amacımız ise en saf, doğal ve nitelikli zeytinyağını üretmek.
Markanızın ismi olan “Funoli”nin özel bir anlamı ya da hikayesi var mı?
Funoli ismi, sadece kaliteli zeytinyağı üretimini değil, aynı zamanda doğayla iç içe, hayvan dostu, keyifli ve sade bir yaşam biçimini temsil ediyor. “Fun” kelimesiyle markanın benimsediği yaşam tarzının neşeli ve eğlenceli yönünü de vurgulamak istedik. Bu nedenle markamız sadece lezzeti değil, aynı zamanda doğallığı, canlılığı ve mutluluğu da sofralara taşıyor.
Bu işi yaparken sizi en çok motive eden şey nedir?
Şehir hayatından sonra doğal yaşamın içinde, modern teknolojiyi kullanarak yüksek kaliteli bir zeytinyağı üretmek bizim için büyük bir dönüşüm oldu. Milas’ın sahip olduğu bu eşsiz değere katkı sağlamak, uluslararası platformlarda bu değeri tanıtabilmek ve aldığımız ödüller daha iyisini yapabilmek için bizi her zaman motive ediyor.

ZEYTİNYAĞI KESİNLİKLE BİR YAŞAM BİÇİMİ
Zeytinyağının sadece bir gıda ürünü değil, bir yaşam biçimi olduğunu düşünüyor musunuz?
Zeytinyağı kesinlikle bir yaşam biçimi. Sadece bir gıda ürünü değil, sağlıklı yaşamın temel öğelerinden biri zeytinyağı. Zeytin ağacından sofralara gelen bu değerli ürün, doğru yöntemlerin uygulanması, özen ve sürdürülebilirlik gerektiriyor. Toplumda zeytinyağı kültürünün oluşması, tüketim alışkanlığının artması gerektiğine inanıyoruz.
Sizi sektörda farklı kılan en önemli özellikler neler?
Zeytinyağlarımız, erken hasat döneminde ve FSSC 22000 gıda güvenliği standartlarına uygun şekilde, sadece kendi markamız için çalışan butik bir tesiste üretiliyor. Sektörde bizi farklı kılan en önemli özelliğimiz, miktardan çok kaliteye odaklanan üretim anlayışımız. Bu sayede sofralara yüksek kalitede, doğal ve güvenilir zeytinyağını getiriyoruz.

MİLAS ZEYTİNCİLİK AÇISINDAN TÜRKİYE’NİN EN ÖZEL BÖLGELERİNDEN BİRİ
Zeytincilik için neden Milas’ı seçtiniz? Bölgenin özellikleri ürün kalitesini nasıl etkiliyor?
Milas, zeytincilik açısından Türkiye’nin en özel bölgelerinden biri, yüksek rakımlı dağlık alanları, zeytin ağacı için ideal ortam sunuyor. Gündüz ile gece arasındaki sıcaklık farkları, zeytinin aroma ve polifenol açısından zenginleşmesini sağlıyor. Özellikle Memecik zeytininin en saf ve karakteristik halinin bu bölgede olması sebebiyle zeytincilik yolculuğumuza Milas’ta başladık.
Peki neden Memecik? Zeytinin cinsi elde edilen yağı nasıl etkiliyor?
Memecik zeytini, kendi başına değerleri yüksek bir zeytin çeşidi, yüksek polifenol içeriği, yoğun aroması ve güçlü antioksidan özellikleriyle öne çıkıyor. Doğru zamanda hasat edilip, uygun teknolojiyle işlendiğinde, besin değeri, aroma zenginliği ve sağlığa faydaları açısından olağanüstü sonuçlar elde ediliyor ve kaliteli zeytinyağı üretmek mümkün oluyor.

MEYVEMSİLİK, DENGELİ BİR ACILIK VE BOĞAZDA YAKICI BİR TAT
Zeytinyağı üretiminde soğuk sıkım, erken hasat gibi terimler kullanılıyor. Sizin üretim sürecinizde bu teknikler nasıl yer alıyor? Kimyasal kullanımı, katkı maddeleri gibi konularda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?
Üretimimizin temelini erken hasat ve soğuk sıkım teknikleri oluşturuyor. Zeytinleri henüz tam olgunlaşmadan, besin değerinin en yüksek olduğu dönemde topluyor, hasadın hemen ardından zeytinin doğallığını ve kalitesini koruyacak şekilde, düşük ısıda, yani soğuk sıkım yöntemiyle işliyoruz. Böylece zeytinyağının sağlık açısından faydaları korunurken, muazzam bir aroma elde ediliyor. Üretim sürecimizin hiçbir aşamasında kimyasal işlem, katkı maddesi veya rafinasyon uygulamıyoruz. Miktar yerine kaliteye odaklanarak, tamamen doğal yöntemlerle modern teknolojiyi buluşturup, üretimimizi organik tarım prensiplerine uygun biçimde gerçekleştiriyoruz.
Zeytinyağlarınzın tadım profili hakkında ne söylersiniz? Hangi aromaları, tatları ön plana çıkıyor?
Zeytinyağlarımız, erken hasat edilen Memecik zeytinlerinden, soğuk sıkım yöntemiyle üretildiği için, yüksek antioksidan ve polifenol içeriğiyle dikkat çekiyor. Tadım profilinde öne çıkan en belirgin özellikleri meyvemsilik, dengeli bir acılık ve boğazda hafif yakıcı bir tat bırakması. Bu aromatik denge ve karakteristik tat ile yağlarımız hem lezzet hem de sağlık açısından öne çıkıyor.
Ürünlerinizi mutfakta en iyi hangi yemeklerde değerlendirebiliriz?
Zeytinyağlarımızı özellikle soğuk tüketmek, içerdiği değerlerden maksimum faydalanmak için önemli. Bu nedenle yemekleri servis ederken üzerine zeytinyağı ilave etmeyi öneriyoruz. Salatalar, mezeler, yumuşak peynirler, sote sebzeler ve hatta dondurma, Funoli’nin aromatik tadını en iyi şekilde ortaya çıkaran lezzetler arasında yer alıyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM GELECEK NESİLLERE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ
Sürdürülebilir tarım ve çevre duyarlılığı sizin için ne ifade ediyor? Bu alanda yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Sürdürülebilir tarım bizim için sadece bir üretim modeli değil, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz. Toprağı, suyu ve doğal dengeyi koruyan uygulamalar markamızın en temel ilkesi… Kendi tesisimizde doğal yöntemlerle üretimimizi yapıyoruz.
Kısa bir süre önce New York’tan iki Altın madalya ile dönmüşsünüz, pek çok ödül de kazanmışsınız, önümüzdeki yıllarda markanızı nerede görüyorsunuz? Yeni hedefleriniz, projeleriniz var mı?
Öncelikle hedefimiz, butik üretim anlayışımızı koruyarak, yüksek kaliteden ödün vermeden ürünlerimizi çıkarmak. Amacımız Türkiye’yi uluslararası platformlarda en iyi şekilde temsil ederek zeytinyağımızın değerini tüm dünyaya gösterebilmek. Bu yolda da kazandığımız ödüller bizim için büyük bir motivasyon kaynağı. Ayrıca, zeytinyağının sadece bir ürün değil, yaşam biçimi olduğunu anlatmak ve yeni nesillere bu kültürü aktarmak istiyoruz.
ZEYTİNYAĞI ALIRKEN DİKKAT!
Tüketicilere zeytinyağı seçerken nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?
Zeytinyağı alırken üretim sertifikaları ve ürünün takip edilebilir olması önemli. Koyu renk cam şişeye konulması, zeytinyağını ışık ve ısıdan koruyarak kalitesinin bozulmasını engeller. Üretim bilgileri, üretim yeri ve tarihi gibi detaylar mutlaka şişenin üzerinde belirtilmeli bu sebeple üretim yeri belli olmayan markasız ürünlerden uzak durulmalı.
Can Ortabaş ile Urla’nın Şarap ve Doğa Yolculuğu
Huzurlarınızda Kırk Kat Baklava Tarihi
Levon Bağış: “Üzümün Yolculuğundan Medeniyet Tarihi Çıkar”