2019’da 10.928 metreye inerek rekor kıran Ultra Deep, artık bizlerin de takabileceği 7 yeni versiyonla karşımıza çıktı.
Uzay araştırmalarında olduğu gibi, okyanus altı keşifleri konusunda da muazzam bir dönemdeyiz. Dünyanın yüzde yetmişini oluşturan okyanusların altındaki hayatın hâlâ yüzde 95’i keşfedilemedi ve bu birkaç yıllık araştırmalar sonucunda bile tarih yeniden yazılacak gibi görünüyor.
Bugün tanıtılan 2022 Omega saatlerinden (Omega’da alışık olmadığımız renklerin, doğal taşların ve kadın saatlerinin artışının görüldüğü capcanlı bir koleksiyon; biz de detaylarıyla söz edeceğiz) biri de, bu yeniden tarih yazımında tıpkı Ay’a çıkan ilk saat gibi yerini alacak: Ultra Deep.
Ultra Deep, adından da anlaşılacağı gibi “ultra derinliklere” inmeyi hedefleyen bir saat; onunla aslen 2019’da tanışmıştık. Hayalperest ve idealist okyanus kâşifi, emekli asker Victor Vescovo, dünyanın en derin noktasına inerken meşhur denizaltısında bu saatten üç adet bulunuyordu. Bu yeni versiyon ise bir titanyum ve üç çelik versiyondan (kayış varyasyonlarıyla 6) oluşuyor. En önemli yenilik ise tabii artık hepimizin bileklerimize takabilecek olmamız, çünkü şu anda Biel’deki Omega Müzesi’nde bulunan 15.000 metreye dek su geçirmez 2019 versiyonu bahsettiğimiz okyanus keşfine yönelikti ve 28,5 mm kalınlığı ile takılması epey güçtü.
Victor Vescovo, nevi şahsına münhasır biri: Tarih onu hem Everest Dağı’na, yani dünyanın en yüksek noktasına çıkan hem de dünyanın en derin noktasına (10.928 metre) inen kişi olarak yazdı, rekorlar kitabına da girdi. Vescovo işe çocukluğunda Jules Verne okuyarak başladığını söylüyor. Okyanusların neden keşfedilemediği konusunu dert edinen Vescovo, 2018-2019 yılları arasında dağcıların Seven Summits hedefini hatırlatan “Five Deeps Expedition”ını (beş derin keşif) başlattı ve dünyanın en derin noktalarına dalarak keşifler yaptı. Bunu yapabilmesinin ardında ise ekibiyle dört yılda inşa ettikleri denizaltısı Limiting Factor vardı.
Dünyanın en derin noktası Mariana Çukuru’na yönetmen James Cameron (kolunda Rolex’iyle) 1960 ve 2012’de Challenger Deep’le 10.890 metreye iki kez dalış yapmış ve o noktaya inen ilk kişi olmuştu ama Vescovo, Limiting Factor’le 40 metre daha derine indi, aynı noktaya defalarca kez inip çıkabilen ilk kişi oldu, bu denizaltı da bilim insanı eşliğinde defalarca kez dalıp çıkabilen ticari sertifikalı ilk denizaltı; ki bunun anlamı bilim açısından çok büyük. Vescovo, 11-12 saat geçirdikleri okyanus altına birkaç kez inip çıkabilmelerini, denizaltının dış katmanının titanyum olmasına bağlıyor (saatçiliğin gözdesi bu materyal, epey yetenekli; Vescovo’ya eşlik eden Omega’nın 2022’de titanyum versiyonu olmasının da şahane bir nedeni). Vescovo, Mariana Çukuru’ndan sonra daha önce kimsenin inmediği Güney Okyanusu’na indi, Hint Okyanusu’nun en derin noktasını keşfetti (Wikipedia’da bilgileri güncelleyen de oymuş) ve her dalışta daha önce bilmediğimiz birkaç yeni tür keşfetti. Vescovo, amacının okyanusların altının yüzde altmışını keşfetmek olduğunu söylüyor.
6.000 metreye dek su geçirmez Ultra Deep, işte tüm bu tarih yazımının tecrübesiyle yenilenmiş olarak geldi. Nisan 2019’da 12 saatlik bir dalışta 10.928 metreye inen ve 7.500 tonluk basınca dayanan saatlerden ikisi denizaltının robotik koluna takılıydı, bir üçüncüsü ise veri toplama birimine bağlanmıştı. Bu yeni versiyon da 18,12 mm inceliğe (PloProf’tan daha ince), 45,5 mm kasa genişliğine sahip, grade 5 titanyumdan üretilmiş ve pek çok sebepten kusursuz bir saat.
Öncelikle dalış saatlerinin standart özellikleri çok iyi bilinir ve saatçilik dünyasında benzerleri çoktur, ancak Ultra Deep az sayıdaki resmi ISO 6425 sertifikasına sahip dalış saatlerinden biri. Okunaklılık, manyetizma, sıcaklık döngüsü, su geçirmezlik, şok ve basınç direnci, helyum gazı direnci gibi özel testlerden geçerek “satürasyon dalışı için” ibaresini yazmaya hak kazanmış. Yani bu kadar derine dalabilir miyiz bilmiyoruz, ama gideceğiniz nokta neresi olursa olsun, dalışta her açıdan güvenli bir saat takmış oluyorsunuz.
İkincisi, saatin yapımında yapılan yenilikler için dört patent bekleniyor: Bunlardan ikisi safir kristalin optimum stres dağılımını sağlayan yapısıyla ilgili. Öyle ki dekompresyon sırasında kristal cama hiçbir şey olmayacak bir yenilik yapılmış.
Bir diğer sebep de saatin METAS testlerinden geçmiş olması, hassasiyet ve anti-manyetik başarıya devrimci eşeksenli eşapman ve silikon yaylı kalibre 8912 de eklenmiş (tarihsiz bir 8900 mekanizma; Ploprof ve Seamaster 300’de de kullanılıyor).
Saatin seramik kaplı titanyum bezeli, alışılageldiği gibi tek yönlü; saatin yüzde yüz balık ağlarından dönüştürülen Nato kayışı saatle uyumlu; arka kısımda da lazerle işlenmiş bir denizatı bulunuyor. Saatin “manta” boynuzları ise eşsiz yanlarından biri.
Veee Çelik…
Çelikten daha sert, esnek ve daha açık tonlardaki yeni O-Megasteel alaşımında üç farklı modelin altı versiyonuyla karşılaşıyoruz. Kasanın arkası yine titanyumdan yapılmış ve yine taç, safir kristal cam ve kasa arkası nedeniyle saat, helyum valfi gerekmeyen bir yapıya sahip. Siyahtan maviye geçişli, turuncu, mavi-beyaz modeller, çelik bilezik ve kauçuk kayış seçenekleri arasında en dikkat çekici olan ise çok tercih edileceğine inandığım turuncu versiyon.
Keşfe devam!