2022 Beijing Kış Olimpiyat Oyunları, görkemli bir kapanış töreniyle sona erdi. Peki 16 günlük serüven bize neler bıraktı?
Detaylar hikâyeler barındırsa da Türkiye’nin kış olimpiyatı tarihini özetlemek için paragraflara ihtiyaç yok. 1936 Garmisch-Partenkirchen’de başlayan serüven boyunca toplam 17 olimpiyatta 98 sporcu tarafından temsil edilen Türkiye, 2022 Beijing’e gidilirken herhangi bir madalya kazanabilmiş değildi. Dörder kez olimpiyat yarışmayı başaran kayaklı koşucular Sabahattin Oğlago ve Kelime Çetinkaya, şu ana dek en spektaküler istatistiğe imza atmıştı. 1984 Saraybosna’dan bu yana aralıksız şekilde sporcu gönderebilmek ise henüz elle tutulur bir kış sporları ekolüne sahip olmayan ülkemiz için kendi çapında istikrar demekti. Çin’in başkentinin yaz ve kış olimpiyatı düzenleyen ilk şehir olma payesini aldığı son oyunlarda madalya hasreti sürdü. Dürüst olmak gerekirse herhangi bir branşta kürsü adayı bir sporcumuz da yoktu. Yine de sporun dört yılda bir iki haftaya sıkışan zirve organizasyonu kalbimize tatlı çarpıntılar vermeyi başardı. Heyecanın adresi ise daha evvel uzaktan baktığımız iki branştı…
Türkiye’de kış sporlarının miladı olarak görülen 2011 Erzurum Universiade’ının arkada bıraktığı en büyük miraslardan biri, kayakla atlama gibi o güne dek yabancı görünen bir sporu uluslararası seviyede yapabileceğine inanan sporcu adaylarıydı. Müsabakada şimdinin milli takım antrenörü Faik Yüksel’in yaptığı atlayışları canlı gözle izleyenler arasında Fatih Arda İpçioğlu da vardı. 2018 Pyeongchang’da ülke tarihinin ilk olimpik kayakla atlama yarışmacısı olan, içinde bulunduğumuz FIS Dünya Kupası sezonunda prestijli Dört Tepe Turnuvası’na katılan ve bu seviyedeki ilk puanlarını alan İpçioğlu, antrenöründen aldığı bayrağı ilklerle dalgalandırdı. Tarihi sezonu Beijing’te de sürecekti. Hem normal hem de geniş tepe kategorilerinde elemeleri geçen sporcumuz belki final yarışamadı ancak en büyük sahnedeki varlığıyla ilham verdi. “Uçan Türk”, artık olimpiyat tarihimizde kendi sayfasına sahipti.
İzlemesi keyifli, son derece dinamik ve aksiyonu yüksek bir branş olan kısa pist sürat pateninde ilk kez temsil edildik. 2002 doğumlu genç sporcumuz Furkan Akar, Hollanda’da katıldığı kota müsabakalarında ortaya koyduğu performansla bu hakkı kazanmıştı. Beijing’te 1000 metre mesafede yarışan Akar; ilk eleme serisinde ikinci, çeyrek final serisinde birinci oldu fakat yarı finalde üçüncü kalarak A finaline gidemedi. Buna rağmen geçtiği iki tur ve B finalinde aldığı ikinci sıra, olimpiyat altıncılığı demekti ki bu da Türkiye’nin kış oyunları tarihindeki en büyük başarısı anlamına geldi. Üstelik Furkan’ın yaşı ve potansiyeli düşünüldüğünde gelecekten fazlasını beklememek için hiçbir neden yok.
“Önemli olan katılmak” klişesinin sahici anlam ifade ettiği yerlerden olan olimpiyat sahnesinde performans veren başka sporcularımız da vardı. Kayaklı koşuda Yunus Emre Fırat, Ayşenur Duman ve Ceren Dursun’u, alp disiplininde Berkin Usta ve Özlem Çarıkçıoğlu’nu alkışladık. Sonuç olarak, acısı ve tatlısıyla bir olimpiyat daha perdesini indirdi. Oyunlar tarihinin en başarılı ülkesi Norveç’in madalya sıralamasında zirveyi gördüğü, ABD ve Almanya gibi ağır sıkletlerin yanıltmadığı, ev sahibi Çinli sporcuların fena işler yapmadığı 16 günün ardından gözler 2026 Milano Cortina’ya dikildi. Bu kez Avrupa’nın soğuk ve beyaz zirvelerinde görüşmek, yine hayal kurup sonra belki ilklerden bahsetmek üzere…