Yönetmenliğini Sam Raimi’ın üstlendiği “Dr. Strange Çoklu Evren Çılgınlığında”, geçtiğimiz günlerde vizyona girdi. En son “Spider-Man: No Way to Home”da gördüğümüz Dr. Stephen Strange, mistik güçlerini bu kez çoklu evrenlerde kullanıyor.
“Spider-Man: No Way Home” ile Marvel Sinema Evreni’nde paralel evrenlerin kapıları aralanmış ve birden fazla Spider-Man ile karşılaşmışken yakın zamanda vizyona giren “Dr. Strange Çoklu Evren Çılgınlığında” filmiyle evrenler arası yolculuk devam ediyor. Yetenekli bir cerrahken geçirdiği kaza sonrası ellerini kullanma yetisini kaybeden fakat bir başka yeteneğini keşfedip mistik bir büyücü olan Dr. Strange (Benedict Cumberbatch), bu macerasında yaşadığı evreni korumak için Avengers karakteri Wanda ile savaşıyor.
“Dr. Strange Çoklu Evren Çılgınlığında”, Dr. Strange’in gördüğü bir rüya, belki de kâbus demeli, sahnesiyle açılıyor. Nefes nefese uyanan Dr. Strange, komodini üzerinde camı kırılmış saatini gördüğü vakit her şeyin yalnız bir rüya olduğunu anlıyor. Tam da burada, safir camı kırılmış Jaeger-LeCoultre Master Ultra Thin Perpetual saatten de bahsetmeli, çünkü bu saat bir cerrahtan büyücüye dönüşen Dr. Strange’in zengin koleksiyonundaki modellerden biri. Saati, 2016’da çekilen “Dr. Strange”de de görmüştük, hatta anımsayanlarınız olacaktır ki saatin camı Tibet’te geçen bir dövüş sahnesinde kırılmıştı. Dr. Strange’in geçmişinin kırılmış bir hatırası olarak karşımıza çıkan saate tekrar geleceğiz.
Marvel Sinema Evreni’nin 28. sinema filmi olan “Dr. Strange Çoklu Evrenler Çılgınlığında”, rüyadan uyanan Dr. Strange’in katıldığı bir düğün davetiyle devam ediyor. Ne var ki, Marvel Evreni’nde düğünlerin temposu alışkın olduğumuzdan daha farklı ilerliyor ve Dr. Strange genç bir kızı kovalayan devasa bir ahtapotu durdurmak için pelerinini giyerek davetin düzenlendiği binadan atlıyor. Bundan sonrası ise yaklaşık iki saatlik nefes nefese geçen bir macera. Filmin devamında, Dr. Strange evrenler arası seyahat gücüne sahip olan genç kız America Chavez’yi başka bir Avengers karakteri olan kötü büyücü Wanda Maximoff’tan korumak için savaşıyor. Ve Wanda, Chavez’nin bu gücünü başka bir evrende çocuklarıyla birlikte yaşayabilmek için ele geçirmeye çalışıyor. (2021 yapımı “WandaVision”da Wanda, iki erkek çocuğunu ölümüne şahit olmuştu.) Dr. Strange’e Wanda ile mücadelesinde yardımcısı Wong ve daimi sevgilisi Christine’i yardım ederken görüyoruz.
126 dakika süren bu uzun film, karakterlerin evrenler arasındaki yolculuklarını peş peşe akan dinamik sahnelerle taşıyor ekrana. Filme en çok yapılan eleştirilerden biri, hikâyenin oldukça dağınık bir şekilde işlenmiş olması ve derinleşmemesi. Bu yüzden “The Batman”de olduğu gibi, bir süper kahramanın kendini keşfettiği olgunlaşma hikâyesini beklememek gerekir. Çoklukla karakterlerin ani değişimlerini, diğer evrenlerdeki hallerini ve hız kesmeden geçen bir mücadeleyi izliyoruz. Yine de evrenden evrene değişmeyen bir şeylerin olduğunu da söylemek mümkün, ki Dr. Strange de bir sahnede bunu dile getiriyor: “Seni tüm evrenlerde seviyorum.” Dr. Strange’in başka bir evrende dudaklarından dökülen bu sözler, Christine’e duyduğu aşkı zamansız ve mekânsız aşkı gösteriyor.
Evrenden evrene yolculuklar ve bol koşuşturmalarla dolu filmin yavaşladığı anlardan biri ise Dr. Strange’in artık sonlara doğru gördüğümüz saatini tamir ettiği sahne oluyor. Wanda ile savaşını bitirdikten sonra kendi evrenine dönen Dr. Strange, bir zamanlar Christine’in hediye ettiği saatin kırık camını tamir ederek özenle kutusuna yerleştiriyor. Bense film biterken, bu saatin diğer evrenlerdeki halini düşünüyorum. Başka evrenlerde saatlerle ölçülmeyen uzamsız bir zaman mümkün müdür?
