Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

COVA CEO’su Paola Faccioli ile İtalyan Pastacılığı Üzerine

4 Mart 2025
COVA CEO’su Paola Faccioli ile İtalyan Pastacılığı Üzerine
Bir vakitler Ernest Hemingway’i ağırlayan, İtalya’nın lüks pastanesi Pasticceria Cova geçtiğimiz aylarda İstinyePark’ta kapılarını açtı. Cova’nın hikâyesini CEO’su Paola Faccioli’den dinledik.

Paola Faccioli Cova’yı rahat, sıcak ve misafirperver bir ortam olarak anlatıyor. İtalya’nın en eski pastanelerinden biri olan Cova, iki yüzyılı aşkın bir süredir lüks pastaneciliğin iştah kabartan lezzetlerini misafirleriyle buluşturuyor. Üstelik bu misafirler arasında Ernest Hemingway bile var. Gelin hikâyenin kalanını Faccioli’den dinleyelim.

Cova Ceo’su Paola Faccioli Ile İtalyan Pastacılığı Üzerine
Paola Faccioli

Bize Cova’nın yolculuğundan bahsedebilir misiniz, nasıl başlıyor hikâyesi?

Milano’nun en eski pastanelerinden biri. 1817’de bir Napolyon askeri olan Antonio Cova tarafından kurulmuş. Dekorasyonu ve tasarımıyla her zaman görkemli ve kendine has bir karakteri olan pastane, ilk açıldığında Teatro alla Scala’ya yakın bir yerdeymiş. Kısa süre içinde de müzisyenler, filozoflar, sanatçılar, aristokratlar ve sofistike kimseler için bir buluşma noktası haline geliyor. Ünlü besteci Giuseppe Verdi, Cova’yı sıklıkla ziyaret eder ve burada vakit geçirirmiş. Ernest Hemingway de misafirleri arasında; hatta iki romanında pastanenin adı da geçiyor. Pastanenin bu ilk mekânı İkinci Dünya Savaşı’nda bombalanıp yok olunca pastane 1950’lerde Milano’nun yükselen moda bölgesinin kalbi olan Via Montenapoleone’ye taşınmış. Zamanla moda ve lüks dünyasının bir referans noktası haline gelerek iş insanlarının, yüksek zümrenin ve uluslararası jet sosyetenin vazgeçilmez mekânı haline geliyor.

Cova İstanbul



Geçtiğimiz aylarda İstanbul’daki ilk şubenizi açtınız. Burada misafirleri neler bekliyor?

Dünyanın neresinde olursa olsun bir Cova Café’ye adım attığınızda İtalyan misafirperverliğinin ve Milanolu karakterin zamansız bir seremonisine tanıklık edersiniz. Misafirler burada deneyimli şeflerin titizlikle hazırladıkları lezzetler ve zarif garsonların sıcak karşılamasıyla ağırlanıyor. Moda ve iş dünyasının birleştiği, kozmopolit bir müşteri kitlesiyle hayat bulan mekâna Cova’nın eşsiz atmosferi renk katıyor. Ve tabii biraz şehrim Milano’nun dokunuşlarını bulacaksınız.


Hong Kong’dan İstanbul’a dünyanın farklı şehirlerinde şubeleriniz var. Bu başarının arkasındaki sır nedir?

Ekibimden “Cova ailesi” olarak bahsederim. Bir aile olmanın dışında bir sırrımız yok. Aile gibi hareket ediyoruz. Aynı görüş ve gayretle, aynı yöne doğru bakıyoruz. Her durumda iyi bir örnek olmak çok önemli; her şeyin ön saflarında yer almak, sorunlara kararlılıkla yaklaşmak ve her zaman başkalarına saygı göstermek…

Sizin favori Cova lezzetleriniz neler?

Bir ritüelim var; tam bir İtalyan kahvesi olan bir espresso macchiato “caldo” ile başlarım, belki yanında küçük bir tatlı ya da mini bir kruvasan olur. Sağlıklı beslenmeye çalışsam da tatlıya hayır diyemem. Panettone bir aile geleneğidir, öğle yemeğinde ise her zamanda safranlı Milano risottosu tercih ederim.

Cova İstanbul



Gelelim yeni adresiniz İstanbul’a, nasıl seçtiniz İstanbul’u?

Dikkat ettiğimiz belli kriterler, kanonlar, yerel kültürün özellikleri var. Vizyonumuz Türkiye’de ortağımız Doğuş Grubu ile oldukça uyumlu. Ayrıca, İstanbul köklü bir kültür ve geleneğe sahip bir ülkenin muazzam ve kozmopolit bir şehri. İstanbul halkını, markamız ve sunduğumuz lezzetlere aşık etmek istiyoruz. Şehirdeki diğer önemli noktalarda genişlemeyi de hedefliyoruz. Amacımız bu sevilen şehrin “vazgeçilmez” mekânlarından biri olmak.


İstanbul’u keşfetme fırsatınız olduysa İtalyan ve Türk kültürü arasında benzerlikler gördünüz mü?

İş seyahatlerimde her zaman gittiğim şehri ziyaret etmeye çalışırım, görebildiğim kadarıyla İtalyan ve Türklerin benzer kültürel unsurları paylaştıklarını hissettim. İstanbul’da insanların çok sıcak ve nazik olduklarını düşünüyorum. Ayrıca Türkiye de İtalya gibi harika kahvelere sahip. Bu ortak kültürel özellikler sayesinde mirasımızı koruyarak ve nazikçe bazı yerel gelenekleri içimize alarak Cova’yı buraya ediyoruz.


Bir lüks pastaneyi farklı coğrafyalara taşımanın zorlukları var mı?

Asya’da genişlemeye başladığımız ilk günden itibaren uluslararası hale gelmenin zorluklarıyla karşılaşıyoruz. Bu zorluklardan biri, sadece çay içen insanlara kahve kültürümüzü aktarmaktı örneğin. Orta Doğu’da ise lüks ve kaliteyi seven bir dünya ile karşılaştık ve kültürel farklılıklara rağmen bizi çok iyi karşıladılar. Hatta Milano’ya özgü olan bar tezgâhında kahve içme tarzımızı bile aktarmayı başardık. Şimdilerde Şangay ve İstanbul’da, bar tezgâhının önünde ayakta kahve içen müşterilerimiz bile var.


Size göre pastanecilikte lüksün tanımı nedir?

Her Cova kafesi, müşterileri için küçük bir “ev” haline gelmeyi ister. Mükemmelliği ve zarafetiyle kendinizi evinizde hissedebileceğiniz büyülü bir yer… Rahat, sıcak ve misafirperver bir ortam. Benim için de lüks tam olarak budur.