Artık yalnız bir genç kızın değil, hem kadın hem de erkeklerin en iyi arkadaşı olan mücevherleri, Fransız mücevher markası Messika’nın kurucusu Valérie Messika’dan dinledik.
Taylor Hill ile işbirliği yaptığınız son koleksiyonunuz So Move’u nasıl yarattınız?
İkonik motifimiz Move’u yeniden yorumlamak istedim. Bu seri, beni cesur ve heyecan verici bir meydan okumaya itti. Zarif bir mücevheri güçlü, etkileyici ve dikkat çekici bir tasarıma dönüştürme fikrine bayıldım. Bu değişim aynı zamanda Messika için yeni ve etkileyici bir imza niteliğindeki cinsiyetsiz bir tarza işaret ediyor. Taylor Hill’i koleksiyonun yüzü olarak seçmemizin nedeni ise güçlü, cesur ve etkileyici kimliğinin yanı sıra aynı zamanda Messika’nın yakın bir dostu olması. Taylor, özgür, bağımsız ve sofistike tarzıyla koleksiyonun özünü mükemmel bir şekilde yansıtıyor ve yeni tasarımlara müthiş uyum sağlıyor.
“Bana göre mücevherler bir silueti tamamlamalı, bir ruh halini yansıtmalı hatta bir dönüm noktasını simgelemeli.”
Yeni kampanyanın mesajı nedir?
Kampanyanın mesajı “My Move, My Way”, kendinizi hareketlerinizle göstermeniz anlamına geliyor. Hayatın anlarına odaklanmayı hayal ettim; çünkü bana göre mücevherler bir silüeti tamamlamalı, bir ruh halini yansıtmalı hatta bir dönüm noktasını simgelemeli. Yeni kampanyamızla mücevherin bir nesneden çok daha fazlası, bir ifade biçimi olduğuna dikkat çekiyoruz.
Messika’yı farklı kılan nedir?
Tasarımlarımda veya kampanyalarımda mücevher endüstrisinin geleneksel kodlarını yıkmaktan çekinmiyorum. Her zaman öncü bir vizyona sahip olmak için kurallarla oynamaya çalışıyorum. Pırlantanın etkileyici, yenilikçi ve pratik olması gerektiği yönünde bir bakış açısıyla ilerlerim. Mücevherin, kişiliğinizi ifade etmenize imkân tanıdığını düşünüyorum. Messika tasarımları, her kadın ve erkeğin günlük kullanımına uygun biçimde tasarlanıyor. Ancak bunun ötesinde amacım mücevher takmanın yeni bir yolunu yaratmak.
Mücevherlerin sadece belirli durumlarda değil, her gün herkesin kişiliğini ifade etme şekli olarak tercih edilmesini istiyorum. Pırlantaların ezber bozması ve artık kuralların yıkılması hoşuma gidiyor. Mesele aslında kişisel tarzınızı benimsemek ve mücevherleri “size ait” kılmakla ilgili. Koleksiyonlarıma sirayet etmesini dilediğim ruh tamamen bu. Daha genç bir kitleye ulaşmak için pırlantayı özgürleştirmeli, heyecan verici hale getirmeli ve sadece özel durumlar için saklamak yerine daha asi, fonksiyonel, günlük gardırobumuza uyacak parçalar haline getirmeliyiz. Özetle Messika; sınırları zorlayan, eğlenceli, çabasız şıklık sunan, modern bir marka.
Son koleksiyonunuzdan en sevdiğiniz parçalar hangileri?
Pembe altın pırlantalarla bezeli So Move kolye.
Messika mücevherlerinin özü nedir?
Yenilikçilik ve her zaman mücevher takmanın yeni yollarını ortaya koymaları.
Mücevherleri kendi kelimelerinizle nasıl tanımlarsınız?
Benim için mücevher; yenilikçi, zarif bir aksesuar ve kendinizi ifade etmenin bir yolu. Mücevherleri, ikinci bir deri niteliğindeki dövmelere benzetiyorum.
Bir röportajınızda mücevher endüstrisindeki klişeleri yıkmaktan bahsediyorsunuz. Mücevher endüstrisindeki yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?
Mücevherler, hayal gücünü serbest bırakmamızı sağlar. Bir mücevher yaratırken pırlantalarla oynamaktan keyif alıyor, tasarımın modern durmasını ve akışa ayak uydurmasını hedefliyorum. Daima teknik sınırları zorlayarak mücevherleri çok yönlü hale getirmeye çalışırım. İnsanların mücevherlerini değişik şekillerde takıp dönüştürebilmelerini severim. Bir çift küpe aldığınızda, onu üç farklı şekilde kullanabilmenizi veya gün içinde programınızın konseptine göre choker’ınızın uzunluğunu ayarlayabilmenizi istiyorum. Yarınki trendleri, daha cesur tasarımları hayal etmeye çalışıyor ve içgüdülerimle yaratıyorum.
Paris’te gerçekleştirdiğiniz moda şovundan da biraz bahsedebilir misiniz?
Bu defile; mücevherin ötesine geçerek Messika’nın özünü yansıtarak müzik ve modayla taçlandırılan olağanüstü bir anı oluşturuyor. Bizi, yüksek mücevher tasarımlarımızı yıldız parçalar olarak durmaksızın yaratmaya iten enerjimizi ve benzersizliğimizi yansıtıyor.
