Türkiye’deki ilk Longines butiğinin açılışı için İstanbul’a gelen Matthias Breschan ile Longines mirasını, kadın saatlerinin koleksiyonlarındaki yerini ve yeniliklerini konuştuk.
2020’den bu yana, İsviçre saatçiliğinin en köklü markalarından bir olan Longines markasının başındasınız. Bize biraz yönetiminiz altında neler değiştiğinden bahsedebilir misiniz?
Her şeyden önce bir CEO’nun geldiği markaya adapte olmasını çok önemli buluyorum. Ben de Longines’e geldiğim zaman, bu markayı geçmişte nelerin bu kadar güçlü kıldığı ve önümüzdeki yıllarda da güçlü kalması için neler yapmam gerektiğini düşündüm. Gördüğüm ilk şey, uzun yıllara dayanan mirasın marka için başlıca önemli sütun olduğuydu. Sonrasında, klasik ve spor saatler ile kadın ve erkek saatlerinin koleksiyonlarda dengeli bir biçimde dağıldığını gördüm, ki bu da markanın en önemli yanlarından biri bence.
- 190. Yılını Kutlayan Longines’den Ultra Hassas Bir Kronometre
- 30’ların Pilot Saatine Titanyum Yorumu
- Marka Tarihçesi: Longines
Longines’e gelmemle birlikte markanın köklü mirasını da keşfetmiş oldum. Örneğin, GMT ve flyback kronograf özellikli mekanizmaların ilk defa Longines’in ürettiğini öğrendim. Markanın köklerinden de ilhamla, tarihimizdeki bu önemli kilometre taşlarını anımsamamızı sağlayacak silikon balans denge yaylı yeni in-house mekanizmalar ürettik. Geçtiğimiz sene ise akrebi, yelkovandan bağımsız şekilde ayarlayabileceğiniz bir GMT mekanizması tasarladık.
Bu yıl Longines tarihinin zenginliğini hatırlatan, dönen bezelin aslında dalış sporlarından değil de havacılıktan geldiğinin bir göstergesi olan Majetek’i tanıttık. Bu sene tanıttığımız bir diğer önemli saat ise Spirit Flyback oldu. Spirit Flyback’i farklı kılan özelliği ise böylesine komplike bir mekanizmanın 5.000 İsviçre frangı gibi bir fiyat segmentinde sunulması.
Longines, “Zarafet bir tavırdır” mottosuyla tanıdığımız bir marka. Buradan yola çıkarak koleksiyonlarınızdaki kadın saatlerini sormak istiyorum.
Kadın saatleri açısından farklı bir çizgisi olan sayılı saat markalarından biriyiz. Bana kalırsa sektörde kadın saatleri şöyle üretiliyor ama saat markaları bir erkek saatini alıp kasasını küçültüyor ve bir kadın saati tasarladığını düşünüyor. Ancak kadın saati üretiminde gerçekten ayrı bir yerde duran markalardan biri Longines. PrimaLuna, Dolce Vita, La Grande Classique ve Master Collection en önemli kadın saati koleksiyonlarımızdan. Longines olarak kadın ve erkek saatlerine eşit pay ayırıyoruz.
Longines’in DNA’sını birkaç kelimeyle özetleyebilir misiniz?
Zarafet, saatçilik, gelenek ve performans. Coco Chanel, “Zarafet, dışının da için kadar güzel olmasıdır” der. Biz de saatlerimizle yüksek saatçilik dünyasında bunu yaratmaya çalışıyoruz.
Türkiye’deki ilk butiğinizi açtınız. Bu yeni butikten bahsedebilir misiniz?
Sizin de söylediğiniz gibi bu, Türkiye’deki ilk Longines butiği. Longines’in havacılık, dalış ve binicilikle kurduğu zengin tarihini İstanbul’da paylaşabileceğimiz bir alanın olması bizi çok mutlu etti. Daha önce de söylediğim gibi Longines tarihiyle ilgili çok bilinmeyen pek çok şey var, tüm bunları Türkiye’deki saat meraklıları ve koleksiyonerlerle paylaşacak olmak bizi heyecanlandırıyor.
Butikte favori parçanız?
Spirit Flyback. Bu sene için de favori saatim aynı zamanda.
Türkiye’deki saat pazarı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de saatçiliğin, özellikle de genç müşterilerle birlikte son yıllarda çok geliştiğini düşünüyorum. Bunda, genç saat meraklılarının vintage saatlere duyduğu ilginin payı yadsınamaz. Çünkü genç kuşak, saatin son derece sürdürülebilir bir aksesuar olduğunu ve çok uzun yıllar, hatta bir ömür boyu kullanabileceklerini keşfettiler.
Yüksek saatçiliğin yakın geleceği hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
Vintage saat modasının uzun bir süre daha hayatımızda olacağı kanısındayım. Vintage saatler, gelip geçici bir moda değil. Ayrıca, İsviçre saatlerinin DNA’sıyla da çok ilintili. Longines gibi kökleri çok uzun yıllara dayanan markalar için de vintage saat modası önemli bir yerde duruyor. Bizler, köklü mirasımıza bakarak ve oradan ilham alarak tasarlıyoruz.