Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

New York’ta İki Hafta

15 Eylül 2022
New York’ta İki Hafta

Serena veda etti, Alcaraz rüzgâr gibi esti, Swiatek şaşırtmadı… Sezonun son Grand Slam turnuvası Amerika Açık’tan kalanları hatırlama zamanı!

2022 Amerika Açık, daha başlamadan kendinden epeyce konuşturmayı başardı. Zira gelmiş geçmiş en iyi tenisçilerden Serena Williams’ın muhtemelen son kez korta çıkacağını açıklaması, Arthur Ashe Stadyumu’nun devasa bir veda sahnesine dönüşeceği anlamına geliyordu. 21 kez slam şampiyonu Novak Djokovic’in tıpkı bu sene Avustralya Açık’ta olduğu gibi turnuvayı oynayamama ihtimali vardı. Sırp yıldız, bilindiği üzere aşı olmamayı tercih ettiği için ABD seyahatini yapamadı ve bu ihtimal gerçekleşti. Dört kez şampiyon Rafael Nadal ise Wimbledon yarı finaline çıkmamasına neden olan karın sakatlığı sonrası pek formda dönmemişti ve dahası eşi Xisca’nın doğum yapmasını beklemekteydi. Yani İspanyol efsanenin odağını yüzde yüz şekilde korta verebileceğini düşünmek iyimserlik olurdu. Kadın tenisinde sezonun en iyi oyuncusu Iga Swiatek, Amerika Açık’a bir numaralı favori olarak geldi. Djokovic’in yokluğu, Rafa’nın soru işaretleri nedeniyle erkekler tarafında daha açık bir görüntü mevcuttu. Son şampiyon Medvedev, genç fenomen Carlos Alcaraz, Wimbledon’ın sürpriz finalisti Nick Kyrgios ve birkaç isim daha dikkate değer fırsatlara sahipti. Şimdi, keyifli iki haftanın başrol oyuncularına bakış atalım…

Güle Güle Serena

Serena Williams, her ne kadar teklerde kazandığı 23 Grand Slam zaferiyle anılıyorsa da sporuna yaptığı katkı her zaman bunun çok ötesinde olmuştur. Tenis tarihinde cinsiyet ve ırk bariyerlerini yıkan meslektaşlarının ayak izlerini takip eden, onlardan aldığı bayrağı modern dönemde daha da ileriye taşıyan ABD’li raket, 41 yaşına yaklaştığı şu günlerde kariyerine nokta koymaya karar verdi. 2017’de kızı Olympia’yı dünyaya getirdikten sonra çıktığı dört slam finali de kaybeden ve Margaret Court’a ait 24 slam’lik rekoru ıskalayan Williams, hayatında yeni bir safhaya geçeceğini müjdeliyordu. Üstelik bunu yaparken “emeklilik” kelimesini kullanmaktan imtina etmiş, bunu bir “dönüşüm” ya da “evrim” şeklinde nitelemişti. Tabii söz konusu Serena olunca, yeni hayatına başlarken dahi kortta harikalar yarattığını söylemem sizi şaşırtmayacaktır. İlk turda Danka Kovinic ve ikinci turda dünya 2 numarası Anett Kontaveit’i devirip üçüncü turda Ajla Tomljanovic’le üç set boğuşan efsanenin vedası kendine yakışır cinsten oldu. Veda demişken; Serena’dan Tom Brady gibi ani bir geri dönüş bekleyenlerin sayısı hiç az değil. Hatta kendisi de bu yönde bazı sinyaller veriyor.

New York’ta İki Hafta
New York’ta İki Hafta

Hoşgeldin Carlitos

Büyük Üçlü’nün sahneden tamamen çekildiği gün erkek tenisinin neye benzeyeceğini kestirmek güç. Bunun nedeni Rafael Nadal ve Novak Djokovic’in Grand Slam seviyesinde hâlâ en üst seviyede performans vermesi. Rafa sezona Avustralya Açık-Fransa Açık dublesiyle başladı, Novak ise Wimbledon’da eline geçen fırsatı ustalıkla değerlendirdi. Şartlar böyleyken Amerika Açık’ın bir gelecek projeksiyonu tadında geçmesi büyük sürprizdi.

New York’ta İki Hafta
New York’ta İki Hafta

Djokovic’in yokluğu ve Nadal’ın dördüncü turda Frances Tiafoe’ya boyun eğmesiyle beraber tablo birdenbire açıldı. Öyle ki, son sekiz oyuncu arasında tek Grand Slam şampiyonu dahi yoktu. Bu sezon kazandığı dört turnuva ve oynadığı yaşından büyük tenisle dikkat çeken 19’luk Carlos Alcaraz, bir anda kendini favori konumda bulmuştu. Son 16’da Marin Cilic, çeyrekte Jannik Sinner ve yarı finalde Tiafoe ile maraton maçlar oynayan genç İspanyol’un finaldeki rakibi Norveçli Casper Ruud oldu. Kazananın hem ilk slam zaferini hem de dünya 1 numarasını elde edeceği maçta bahis büyüktü. Carlitos, zaman zaman yorgunluk emareleri verse de üstüne düşeni fazlasıyla yaptı ve muhtemel birçok majör zaferinin ilkine ulaştı. Alcaraz’ın Nadal’dan bu yana en genç slam şampiyonu ve Pete Sampras’tan bu yana en genç Amerika Açık galibi oluşu zaten birçok şeyi açıklıyor. Artık nur topu gibi bir süper yıldızımız var.

Büyüksün Iga

Serena Williams’ın zirve günleri sona erdiğinden bu yana kadın tenisinde istikrar bulmak zor zanaat. Naomi Osaka ve Ashleigh Barty’nin nispeten fark yarattığı kısa dönemler hariç neredeyse her Grand Slam’de yeni şampiyonlar izlemeye alıştık. Geçen sene New York’ta Emma Raducanu’nun zafere ulaşması da herhalde bu sürprize açık yapının zirvesiydi. 2020 senesinde Fransa Açık galibi olan ve 2021’i beklentilerin altında geçiren Iga Swiatek’in 2022’si, bu gidişatın değişebileceğini gösteriyordu. Şubat-Temmuz ayları arasında 37 maç ve altı turnuvalık bir galibiyet serisine imza atan genç Polonyalı, Wimbledon ve sonrasında tökezlese de ABD’ye birinci favori olarak geldi. Her ne kadar Amerika Açık’ın oynandığı topları hafif bulduğunu ve çok sevmediğini belirtse de baştan sona kalitesini konuşturmayı bildi. Dünya 1 numarası, en yüksek performansına çıkmaya gerek dahi duymadan güçlü vuruşları ve müthiş ayak çalışmasıyla kariyerinin üçüncü majör turnuva zaferine imza attı. Henüz 21 yaşında olduğunu göz önüne alırsak, önümüzdeki yıllarda onu zirveden indirmeye çalışacaklara şimdiden kolay gelsin.

New York’ta İki Hafta
New York’ta İki Hafta