Avrupa’nın köklü tarihini yansıtan bu 6 tren istasyonu ihtişamlı mimarileriyle büyülüyor.
Antwerpen-Centraal, Belçika
Belçika’nın en özel yapılarından biri olan Antwerpen-Centraal uzaktan bakıldığında adeta bir katedrali andırıyor. Muhteşem mimarisi, dantel gibi işlenmiş demir ve cam pencereleriyle dikkat çeken yapı, 1895 yılında başlayan inşaatın ardından 1905’te hizmete açılmış ve geçirdiği renovasyonlarla bugün hızlı tren dahil pek çok yenilikle milyonlarca kişiye hizmet veriyor. İstasyonun 2014 yılında Mashable dergisi tarafından dünyanın en güzel tren istasyonu ilan edildi.
Milano Centrale, İtalya
İtalya’nın dünyaca ünlü tren istasyonu Milano Centrale, Art Nouveau ve Art Deco gibi birçok mimari ve sanatsal tarzın karışımı olan yapısıyla görenleri büyülüyor. İnşaatı 1800’lerin ortasında başlayan istasyon ünlü Fransız mimar Louis-Jules Bouchot’nun imzasını taşıdığından dönemin Paris yapılarıyla benzerlik gösteriyor. Defalarca renovasyondan geçen ve birbirinden değerli heykellerle süslü olan istasyon bugün binlerce yolcuya hizmet veriyor.
São Bento, Portekiz
Portekiz’in zarif atmosferini fazlasıyla yansıtan São Bento istasyonu, UNESCO tarafından milli anıt ilan edilen Porto tarihi şehir merkezinde yer alıyor. Mimar José Marques da Silva tarafından bir manastırın yerine inşa edilen ve Fransız Beaux-Arts mimarisinden izler taşıyan istasyon binası, İspanya ve Portekiz’de sıkça rastladığımız azulejo adlı geleneksel mavi-beyaz kalay sırlı seramik çinilerle süslü. Sanatçı Jorge Colaço’nun imzasını taşıyan 20 bini aşkın çini süslemelerin yapımı tam 11 yılda tamamlanmış.
St Pancras London, İngiltere
Londra’nın merkezindeki St. Pancras International’ın 1868 yılında inşa edilen kırmızı kiremitli ön cephesi ve ihtişamlı saat kulesi onu adeta bir tarihi eser statüsüne kavuşturuyor. Tarihi istasyon binası Viktorya döneminin Gotik mimarisinin en güzel örneklerinden biri kabul ediliyor. Dönemin en ünlü Gotik mimarlarından George Gilbert Scott’un imzasını taşıyan proje bugün Londra’nın ve tabii Avrupa’nın en önemli ulaşım merkezlerinden biri.
Atocha İstasyonu, İspanya
Alexandre Gustave Eiffel ismi size mutlaka tanıdık geliyordur. Paris’in simgesi olan Eyfel Kulesi’nin Fransız mühendisinin 1800’lü yılların ortasında İspanya’da bir tren istasyonuna imza atmış olması oldukça dikkat çekici. Bugün Madrid’in tüm yükünü taşıyan Atocha istasyonunun bir kısmını Gustave Eiffel inşa etmiş. Çelik konstrüksiyonlarıyla nam salan mühendisin izlerini tren hangarının çelik-cam karışımı kemerli çatısında görmek mümkün. Atocha’nın bir diğer özelliği de dört bir yana yayılan bitkileriyle tropikal bir bahçeyi andırıyor olması.
Amsterdam Centraal, Hollanda
Avrupa’nın göbeğinde bir görkemli yapı daha… 1899 yılında hizmete giren Amsterdam Centraal, dünyaca ünlü Hollandalı mimar Pierre Cuypers’in eseri. Gotik Rönesans/Uyanış dönemi tarzıyla dikkat çeken ana bina yaklaşık 40 metre genişliğinde çelik bir çatıyla tamamlanıyor. Bugün Station Island olarak bilinen adada 8687 ahşap kazığın üzerine inşa edilen devasa yapının dış cephesi ve iç bölümleri Avusturyalı ünlü sanatçı George Sturm’un zengin dekorasyonuyla adeta bir sarayı andırıyor. İstasyonda Kraliyet ailesine ithaf edilen bir de Queen’s Waiting Room adlı tarihi bir bekleme salonu bulunuyor.