Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Matthias Breschan: “Saatçilik, Geleceği Yazmak için Geçmişe Bakan Tek Sektör”

27 Şubat 2025
Matthias Breschan: “Saatçilik, Geleceği Yazmak için Geçmişe Bakan Tek Sektör”
St. Imier’deki Longines ziyaretimizde markanın CEO’su Matthias Breschan ile bir araya gelerek sektör üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Longines’in temellerinin atıldığı ve kurulduğu zamandan bu yana hiç değişmeyen adresi St. Imier’de, markanın CEO’su Matthias Breschan ile saatler üzerine keyifli bir sohbet etme imkânımız oldu. Saatçiliğin geleceği inşa etmek için geçmişe bakan tek sektör olduğunu söyleyen Breschan’dan saatçiliğin en köklü markalarından Longines’i dinledik.

Matthias Breschan
Matthias Breschan

Sohbete bileğinizdeki saatle başlayalım… Bugün hangi Longines’i takıyorsunuz?

Taktığım saat o günkü moduma göre değişiyor. Dün spor bir kronograf takıyordum, bugünse bileğimde bir Conquest Heritage var. Bu saatin en sevdiğim yanı kasa arkasında altın madalyon. Elle işlenen bu madalyon, zarafetin ve hassasiyetin bir sembolü. Sade, şık ve zamansız bir saat. Conquest Heritage koleksiyonundaki saatleri genel olarak seviyorum; çünkü marka tarihimizde önemli bir yeri var. Bildiğiniz gibi 1950’li yıllara kadar saat markaları ürün gruplarına özel olarak isimler vermiyordu. Koleksiyonların adlandırılması 1950’lerden sonra başladı. Longines de ilk defa 1954’te bir ürün grubuna isim verdi, böylece Conquest ailesi doğmuş oldu.


Taktığınız saatlerle duygusal bir bağınız var mı? Saatlerin nostaljik yanını nasıl bulursunuz?

Bugünlerde kimsenin saatleri zamana bakmak için kullanmadığına hemfikiriz. Aslına bakarsanız bu onlarca yıl önce de böyleydi, özellikle kadınlar için. Bundan yüz yıl önce kadınlar saatleri aksesuar olarak kullanıyor, erkekler içinse “tool watch” görevindeydi. Osmanlı Devleti için ürettiğimiz iki zamanlı cep saati de saatlerle hayatın ilişkisine bir diğer ilginç örnek olabilir. O zamanlar Osmanlı’da zaman, güneşin doğuş ve batışına göre ölçülüyormuş; fakat özellikle demiryolları ulaşımı için tüm dünyayla ortak bir saat kullanılması gerekiyordu. Bunun için 1908’de iki zamanı gösterebilen bir cep saati ürettik, aynı zamanda dünyanın ilk GMT fonksiyonlu saati oldu.

Matthias Breschan


Sizce Longines’i sektördeki diğer markalardan farklı kılan yanı nedir?

Longines’in sektörde özel bir konumu olduğunu söyleyebilirim. Bunun pek çok sebebi var. Koleksiyonlarımızda kadın ve erkek saat oranı eşit örneğin, aynı şekilde spor ve klasik saatlerin dağılımı da eşit düzeyde. 1.000 – 10.000 Euro arasındaki geniş fiyat segmentimiz de bizi sektörde farklı kılıyor. Bütün bunların yanı sıra bize ilham olan köklü bir tarihimiz var. Longines Müzesi’nde de gördüğünüz gibi marka tarihi boyunca saatçilikte pek çok ilke imza atmış. Son yıllarda vintage saatlere rağbet gittikçe arttı. Bu yüzden, bir saat markası olarak köklü tarihimizin olması bizim için git gide daha önemli hale geliyor.


Bu ilginin kaynağı nedir sizce?

Vintage saatlerin sürdürülebilir olması popülerleşmesinde önemli bir etken. İnsanlar saat satın alırken çok uzun yıllar boyunca kullanabilecekleri ve hatta sonraki kuşaklara miras bırakabilecekleri saatler arıyor. Bizim de köklerimize verdiğimiz önem burada daha çok gün yüzüne çıkıyor. İlginçtir ki, saatçilik geleceği yazmak için geçmişe bakan tek sektör.


Son yıllardaki stratejilerinizden birinin geçmişten ilham almak olduğunu söyleyebilir miyiz o zaman?

Kesinlikle. Vintage saatlere duyulan ilgi 7-8 sene önce artmaya başladı. Bu ilgiyi son yıllarda üretilen saatlerde de görebilirsiniz. İtalyanlar bundan 20 sene önce büyük saatler takmayı severlerdi, şimdi 37-38 mm çapında saatleri tercih ediyorlar. Çin pazarında da vintage saatlere eğilimin arttığını söyleyebilirim. Aynı şekilde Türkiye’de de vintage saatlere ilginin olduğunu gözlemliyoruz.

Matthias Breschan


Ülkelerden bahsetmişken son yıllarda hangi pazarlar önem sıranızda üst sıralarda?

İlk sırada Doğu Çin var. Son yıllarda hızla büyüyen ikinci pazarımız ise Amerika. Büyük Avrupa pazarı ve Japonya da giderek önemli hale geliyor. Hong Kong’daki daralmadan dolayı 2024 saatçilik için zor bir sene olsa da diğer tüm ülkelere ihracatımız açısından pozitif bir sene geçirdik.
Geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da da iki yeni butik açtınız. Türkiye pazarını nasıl buluyorsunuz?
Türkiye’deki saat satın alma zevklerinin Güney Avrupa’ya çok yakın olduğunu söyleyebilirim. Biz de açtığımız yeni butiklerle markanın DNA’sını Türkiye’deki saat severlere daha yakından tanıtmayı amaçladık.