fbpx

Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Manuel Emch: “Her Bir Saat, Anıların Koruyucusu”

20 Ocak 2025
Manuel Emch: “Her Bir Saat, Anıların Koruyucusu”
Büyükbabası 1982 Noel’inde kendisine bir Swatch hediye ettiği günden bu yana, saatler Manuel Emch için vazgeçilmez bir tutku. Louis Erard’ın CEO’su Emch ile bir araya gelerek yaşamına ve kariyerine yön veren saatleri konuştuk.

Hangi dalında olduğu fark etmeksizin saatçiliğin bir tutku işi olduğuna hiç şüphe yok. Bir saat ustasının mekanizmanın zembereğini yerleştirirken gösterdiği hassasiyetle bir marka yöneticisinin işini yaparken gösterdiği titizlik aynı tutkuya dayanıyor. Bunu, Louis Erard’ın CEO’su Manuel Emch ile röportaj için bir araya geldiğimizde bir kere daha çok derinden hissedebildim. Bir saatçilik kentinde doğup büyüyen Emch için saatler, insanlara dair hikâyeler anlatan kıymetli parçalar. Saatlere duyduğu bu derin tutku, henüz 29 yaşındayken Jaquet Droz’da CEO olarak görev almasına ve şimdilerde CEO’su olduğu Louis Erard’a yeni bir nefes getirmesinin yolunu açmış. Gelin hikâyenin devamını Emch’in kendisinden dinleyelim.

Manuel Emch: “Her Bir Saat, Anıların Koruyucusu”
Manuel Emch, saat ustası Vianney Halter ile birlikte

Saat sektöründeki yolculuğunuz nasıl başladı?
Saatçilikteki yolculuğuma sektörde en genç CEO olarak başladım. Benim için hem bir ayrıcalık hem de meydan okuma oldu. Jaquet Droz’yu yeniden tasarlayıp inşa etmekten Romain Jerome’da sınırları zorladığım yolculuğum beni en nihayetinde Louis Erard’a götürdü. Şimdilerde Louis Erard’da erişilebilir ve yaratıcılığı yüksek saatler ortaya çıkarmak için çalışıyoruz.

Mesleğinizin bir parçası olmasının yanı sıra saatlerle duygusal bir bağınız var mı?
Kesinlikle var. Swatch’un kurulduğu Grenchen kentinde büyüdüm, haliyle saatlerle duygusal bağım erken yaşlarda başladı. İlk saatim büyükbabamın 1982 Noel’inde hediye ettiği Swatch’du. O saatin bende özel bir yeri vardır, saatlere olan sevgimi ateşledi. Nostaljik oldukları, insanlara dair hikâyeleri ve zamansız ustalıkları bir araya getirdikleri için saatleri çok kıymetli buluyorum. Her bir saat, anların koruyucusu.
Bir saatin en büyüleyici yanı nedir peki?
Benim için bir saatin en büyüleyici yanı sanat ve mekaniğin birleşimi olması. Saatler hassas mühendislik harikaları; fakat aynı zamanda yaratıcılık ve düşünceler için de bir tuval görevi görür. İster tasarım ister komplikasyonlar yoluyla olsun, bir saati gerçekten etkileyici kılan şey hikâye anlatabilmesidir.

Büyülenme üzerine bu kadar konuşmuşken saatlerle ilgili hatırladığınız ilk anınızı anlatabilir misiniz?
Biraz önce de bahsettiğim, büyükbabamın hediye ettiği Swatch en eski anım. Noel’de kutusunu açmanın heyecanını ve ilk defa bir saat takmanın gururunu hâlâ hatırlıyorum. O Swatch, saatlerle yolculuğumun bir başlangıcı oldu ve kişisel hikâyemin önemli bir parçası olmaya devam ediyor hâlâ.

Manuel Emch
Markanın son koleksiyonlarından Régulateur Louis Erard x Vianney Halter Chapter II


“Sanat ve saatçiliğin, yaratıcılık ve ustalık açısından doğal bir sinerji paylaştığını düşünüyorum.”

Saatler çok uzun yıllardır hayatınızın bir parçası ve bu yolculuktan doğan bir koleksiyonunuz da var. Koleksiyonunuzun ilk saati neydi, nasıl seçiyorsunuz saatleri?

Aslına bakarsanız koleksiyonumun ilk parçaları, ailemden miras kalan saatler oldu. Zamanla duygusal olarak beni etkileyen ya da sektördeki dönüm noktalarını temsil eden saatleri eklemeye başladım. Çok sayıda saat toplasam da hepsini sık sık takmıyorum. Koleksiyonumdaki saatler benim için aksesuardan öte birer tarih ve sanat parçası.

Saatlerin yanında çağdaş sanata da meraklısınız. Sanat zevkiniz nasıl?
Geleneksel olanın sınırlarına meydan okuyan, minimalist ve kavramsal sanata derin bir hayranlığım var. Cesur, düşündürücü ve zamansız oldukları için Donald Judd ve Olivier Mosset gibi sanatçıların eserleri bende yankı uyandırıyor. Sanata olan bu tutkum Louis Erard’da yaptığımız işbirliklerini de gözle görülür bir şekilde etkiledi. Sanat ve saatçiliğin, yaratıcılık ve ustalık açısından doğal bir sinerji paylaştığını düşünüyorum.

Louis Erard’ın sanat dünyasıyla yaptığı işbirlikleri doğrudan benim sanata olan tutkumdan kaynaklanıyor. Saatleri, sanatı giyilebilir forma getirebilen mükemmel bir araç olarak görüyorum. Sektörel taraftan bakarsak; sanatçılarla yaptığımız işbirlikleri Louis Erard saatlerini birer koleksiyon parçasına dönüştürüyor ve ikinci el piyasasında da ilgiyi artırıyor. Sanat ve horolojinin bir araya gelmesinin derin bir yankı uyandırdığını görmek mümkün.



“Louis Erard için cesur, geleneklere meydan okumaktan korkmayan ve her zaman özgünlük ve zanaatkârlığa dayanan bir karakter hayal ediyorum.”



Louis Erard’a sadece sanatsal vizyonunuzu getirmekle kalmayıp markaya yeniden hayat verdiniz. Sizin yönetiminizde neler değişti?

En büyük değişiklik, Louis Erard’ı erişilebilir bir segmentte tutarken özgür ve yaratıcı bir marka olarak yenilemek oldu. Yenilikçi fakat zamansız saatler yaratmak için tasarımcılar ve sanatçılarla işbirliği yaparak özgünlüğümüzü vurguluyoruz. İkinci el piyasasında artan tanınırlığımız ve güçlü satış değerlerimizle bir koleksiyon markası haline geldik. Bu dönüşüm, getirdiğimiz vizyon ve yaratıcılığın başarısı.

Manuel Emch
Sanatçı Olivier Mosset ile işbirliğinde sunulan Le Régulateur Louis Erard x Olivier Mosset

Louis Erard saatlerinin kendine özgün tasarımları var. Markanın tasarım dilinden bahsedebilir misiniz?

Tasarım dilimiz sadelik, zarafet ve yaratıcılık üzerine kurulu. Markayı genç ve yenilikçi tutmak için genellikle tanınmış işbirlikçilerle bir araya gelip çağdaş dokunuşlarla zamansız tasarımlar ortaya çıkarıyoruz. Excellence koleksiyonunu örnek verebilirim, minimalist fakat etkili tasarımıyla usta sınıfı saatlere ev sahipliği yapıyor. Louis Erard saatlerini farklı kılan yanı, gelenek ve yaratıcılık dengesini somutlaştırmasından doğuyor.

Eğer Louis Erard bir insan olsaydı nasıl bir kişiliği olurdu?

Özgür ve yaratıcı bir zihne sahip vizyoner bir düşünür olurdu. Louis Erard için cesur, geleneklere meydan okumaktan korkmayan ve her zaman özgünlük ve zanaatkârlığa dayanan bir karakter hayal ediyorum. Uzun lafın kısası, gelenekle güçlü bir bağı olan ileri görüşlü biri.

Marka olarak son yıllardaki stratejiniz nedir peki?

Geleneği yenilikle harmanlamak ana stratejimiz. Sanatçılar ve tasarımcılarla işbirliği yaparak geleneksel İsviçre saatçiliğine yeni bakış açıları getiriyoruz. Öte yandan kaliteli saatlere erişilebilirliği artırmaya çalışıyoruz. Kurduğumuz bu dengeyle hem yeni hem de deneyimli koleksiyonerlere hitap edebiliyoruz.
2025’te neler bekliyor Louis Erard’ı? Heyecan verici yeni işbirlikleri olacak mı?
2025’te erişim alanımızı genişletmeye devam etmeyi hedefliyoruz. Sanat ve saatçiliği bir araya getiren heyecan verici işbirliklerimiz olacak. Hedefimiz, Louis Erard’ın koleksiyonerlerin gözdesi olma konumunu güçlendirirken cesur ve yenilikçi tasarımlarla saat meraklılarını şaşırtmaya ve memnun etmeye devam etmek.

Manuel Emch: “Her Bir Saat, Anıların Koruyucusu”
Le Régulateur Gravé Noir