Panerai CEO’su Jean-Marc Pontroué ile saat dünyası üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Kimi markaların saatlerini ilk bakışta tanır, ayırt ederiz. Yastık kasası, suyun altında kolaylıkla okunabilen parlak kadranı ve bu kadranı süsleyen Arap rakamlarıyla Panerai modelleri de bu tür saatlerden. İtalyan estetiğini İsviçre saat teknolojisiyle harmanlayan Panerai saatlerini konuşmak için markanın CEO’su Jean-Marc Pontroué ile İstanbul’da düzenlenen özel Panerai daveti öncesinde bir araya geldik.
Sohbetimize Panerai’nin uzun soluklu projelerinden biri olan Panerai Experience ile başlayalım. Bir sonraki durağınız Bhutan Experience’den bahsedebilir misiniz?
Panerai Experience’in yolculuğu 2019’da, saat dünyasında daha önce var olmayan bir konsept geliştirmeyi istememizle başladı. Panerai Experience adını verdiğimiz bu konseptte, bir seyahat deneyimi için üretilen özel edisyon saatler tasarlıyoruz. Saatler sadece düzenlediğimiz özel deneyimin katılımcısı olan kişilere satılıyor. Bir sonraki durağımız, martın sonunda düzenlenecek Bhutan Experience olacak. Bhutan Experience için 30 adetle limitli özel bir seri ürettik, saatlerin sahipleri Bhutan’da benzersiz bir deneyimin de katılımcısı olacak. Bhutan Experience ile saat meraklıları kendi şehirlerinde yaşadıklarından bambaşka bir hayat deneyimleyecek. Katılımcısı olan herkesin ufkunu genişletmeyi amaçladığımız bu konseptte hem bir saate hem de eşsiz bir seyahate yatırım yapmış oluyorsunuz.
Bhutan’daki seyahate uzun yıllardır beraber yol aldığınız Mike Horn da eşlik edecek. Bu uzun süreli işbirliği neye dayanıyor?
Mike Horn, yirmi beş yıla yakın bir süredir doğada zorlu yolculuklar yapan bir kâşif. Uzun yıllardır ekstrem doğa koşullarında keşif yapıyor. Mike’a bu yolculuklarında eşlik edebilen tek yol arkadaşı Panerai saatleri oluyor. Zira kimi zaman eksi 40 dereceyi bulan hava koşullarında son teknoloji cep telefonlarının dahi dayanması mümkün değil. Saatlerin bu zorlu doğa koşullarına dayanması için marka olarak mekanizmada kullanılacak özel bir yağ ürettik. Mike ile işbirliğimiz bu noktada bizim için bir nevi laboratuvar çalışması gibi yürüyor (gülerek), saatlerimizin zorlu koşullara dayanıklılığını Mike ile birlikte keşfetmiş oluyoruz.
Bildiğiniz gibi Panerai kuruluşundan beri İtalyan Donanması için saatler üreten bir marka, bu yüzden dayanıklılık bizim için çok önemli bir yerde duruyor. Marka olarak yüzen, dalış yapan ya da dağlarda tırmanış yaparak zorlu koşullarla mücadele etmeyi seven insanlar için saat üretiyoruz.
Sizin doğayla ve sporla aranız nasıl?
Koşmayı ve bisiklet sürmeyi çok severim. Yaşadığım şehrin kırlık alanlarında tek başıma yürümek, koşmak ve bisiklete binmek bana en iyi gelen aktivitelerden biri.
“Panerai yüzen, dalış yapan ya da dağlarda tırmanış yaparak zorlu koşullarla mücadele etmeyi seven insanlar için saat üretiyor.”
Panerai, sürdürülebilirlik adına yaptığı yatırımlarla dikkat çeken saat markalarından biri. Başarınızın sırrı nedir?
Bence bir sırrı yok, sağduyu sahibi olmakla ilgili. Şirket olarak kâğıt kullanımını azalttık, bunun yerine dijital yolları tercih ediyoruz örneğin. Tabii bunlar şirket içi en temel ve basit adımlarımızdan biri. Ayrıca tüm çelik saatlerimizi geri dönüştürülmüş malzemeden üretiyoruz. Saatlerde kullanılan çelik, medikalde kullanılan çelik ile aynı türden. Bizimle aynı çeliği kullanan sektörlerle iletişime geçerek ellerindeki artık çelikleri alarak yeniden kullanılabilir hale getiriyoruz.
Sizce Panerai müşterilerinin ortak noktası nedir?
Her şeyden önce maskülen bir kitlemiz var. Yüzmeyi, dalmayı, yelkenciliği, yani suyla ilgili her sporu seviyorlar. Bunların yanı sıra herkesin taktığı saatleri değil, farklı olanı almayı tercih eden bir kitle.
Panerai’yı farklı kılan nedir peki?
Başka markalarda olmayan güçlü tasarım kodları. Patent ve kilit sistemi bunun bir parçası. Panerai saatlerinde 12, 6 ve 9 rakamları kadranda büyük ve kendini belli eden bir tasarımla sunulur, suyun altında okunabilmesi için de kadranın parlaklığı öne çıkar. Yastık kasa dediğimiz, ne yuvarlak ne de kare olan kasa tasarımı da bir başka ayırt edici yanımız. Saydığım tüm bu özellikler, Panerai saatlerini sektörde farklı kılıyor.
Sizinle İstanbul’da bir araya gelmişken Türkiye saat pazarını da konuşalım…
İstanbul, listelerde ilk 10’a girebilecek bir dünya şehri. Pek çok saat koleksiyonerine de ev sahipliği yapıyor. İnsanların seyahat edip saat alışverişi yapabileceği bir ekosistem içinde. Bu akşam çok özel Panerai saatlerini tanıtacağımız bir davetimiz var örneğin, gelen saat meraklısı kitle şehrin bu konuda ne kadar zengin olduğunu gösteriyor.
Saat koleksiyonerleri için bir tavsiye verseniz ne olurdu?
Bana göre bir saat koleksiyoneri, kendi koleksiyonunu inşa ederken başlıca markaların temel modellerini baz almalı. Eğer Panerai üzerinden örnek verecek olursam dünya üzerinde en çok satılan modelimiz Luminor, koleksiyonun ilk saatlerinden biri olabilir. Daha sonra dalış/spor saatleri kategorisinde Submersible; vintage sevenler için ise Radiomir. Kendi koleksiyonunu oluşturmak isteyen bir saat meraklısı için kolaylıkla 10 Panerai saati sıralayabilirim.
Sizin favori Panerai saatiniz hangisi?
Benim için mükemmel kadran en sade olandır. O yüzden Luminor 44 mm favorilerimden biri.
Panerai CEO’su olarak markanın DNA’sı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?
İtalyan, teknik ve askeri kökenli.
