Jerry Lee Lewis’ın ölümüyle birlikte erken Rock’n Roll’dan geriye üye kalmadı. Amerikan müziği onun gibisini bir daha göremeyecek.
Lakabı The Killer, yani Katil… Onu 6 Mart 2006 tarihinde Yeni Melek Sineması’nda yapılan İstanbul konserinde izlemiştim, 71 yaşındaydı. Önce orkestrası çıkmıştı sahneye; iki gitar, bir bas ve davul. Birkaç şarkılık ısınma turunun ardından baba koluna girmiş iki kişinin yardımı ile sahneye gelmiş, konuşmadan piyanosunun başına oturup “Roll Over Beethoven” ile çalmaya başlamıştı. Yaklaşık 45 dakikalık bir repertuvarı tamamladıktan sonra yine aynı kişiler eşliğinde tek kelime etmeden sahneyi terk etmiş, topluluk birkaç şarkı çalarak konseri sonlandırmıştı. Zamanına göre hayli pahalıydı biletler ama oturmalı sisteme göre düzenlenen mekân Jerry Lee Lewis’ı görerek “Rock’n Roll Hacısı” olmak isteyenlerle dolmuştu. Sayısız insanı Hacı yapan adam 28 Ekim 2022 günü hayata veda etti.
Ancak insanları Hacı edişi yanıltmasın; etik olarak değerlendirirken insanı JLL’ten daha fazla tereddütte bırakacak bir ünlüye az rastlarsınız. Şu âleme ondan daha egolu ve yetenekli çok az isim gelmişti ama Televoleci medyanın dışında bu benmerkezci sert adam, bir dizi biyografi, belgesel ve uzun metrajlı Hollywood filmine yem olmuştu. Piyano başında kontrolsüz bir öfkeyle cinselliğin altını çize çize şarkı söyleyen bu uzun boylu Güneyli, 1957’de “Whole Lotta Shakin’ Goin’ On” şarkısı ile sahneye çıktığında, her ebeveynin kâbusu olmuştu. İnkâr edilemeyecek gerçek şuydu: Rock’n Roll müziğinin ilk büyük vahşi adamıydı.
1935 yılında Louisiana’da doğmuştu. Aile fakirdi ama elden düşme bir piyano almaya yetecek paraları vardı. 10 yaşındaki JLL, olağanüstü bir yetenekti; sol eli sağlam boogie çalarken sağ eli dantel gibi melodi işliyordu. Bir kamyonun arkasına yerleştirilmiş piyano ile sokak sokak gezdirilerek para kazanıyordu. Sonunda ailesinin onu gönderdiği dini okuldan firar etti, 21 yaşındayken ruhunu şeytana satarak plak şirketlerinin kapısını çaldı.
İlk single “Crazy Arms” yayınlandıktan sonra iyi para kazanmıştı. Hatta Sam Records’un cimri patronu Sam Phillips, ilk kez, JLL’in bir sonraki single’ı için epey para harcamış, “Whole Lotta Shakin’ Goin’On” ile R&B listelerinde bir numaraya yükselerek voliyi vurmuştu. JLL, Carl Perkins gibi bir gitarı tıngırdatarak sahnede dans edemiyordu ama sıra dışı görüntüsü, sahne şovları, ayaklarıyla piyano çalması ve elindeki viskiyi içine dökerek piyanosunu ateşe vermesiyle bir efsane olmuştu. Müzikal sınırları yok sayıyor; ne çalarsa çalsın, kendi malına çeviriyordu. Elvis “Onun gibi piyano çalabilsem şarkı söylemeyi bırakırdım” demişti.
Sıradaki “Great Balls of Fire” sadece piyano ve davullardan oluşsa da harika bir yapımdı. Bu parça JLL’yi zirveye taşımış ama kadar öte yandan ağlarını örmüştü. JLL gizlice basçı amcasının kızı olan, 13 yaşındaki kuzeni Myra Gale Brown ile evlenmişti.
Basın onu çarmıha germeye başladı. Konserleri iptal edildi. Kayıtları radyo istasyonları tarafından yasaklandı. Ancak azimli bir şekilde işine devam etti, başını eğmedi. Bunu başarması neredeyse 10 yılını aldı, ama sonunda, yeni bir plak şirketi ile Smash Records ile plaklar yaptı, altmışların sonu ve yetmişlerde…
Kariyeri yeniden yükselirken özel hayatı darmadağın oluyordu. Sonraki 15 yılda yeniden evlendi boşandı; anne babasının ve en büyük oğlunun ölümleri onu uyuşturucuya itti. Seksenlerin ortalarında kariyerinde bir sıçrama daha yaşandı. Hayatını anlatan filmin müzikleri için davet aldı. Yıllar sonra sayısız dev ile düet yaptığı “Last Man Standing” ve “Mean Old Man” albümlerini çıkardı. 2014 yılında Rick Bragg imzalı otobiyografisi basıldı.
2022’de Rock & Roll Hall of Fame’e kabul edildi, ancak hasta olduğundan törene katılamadı. İki hafta sonra da 87 yaşında vefat etti. Tıpkı Little Richard gibi, piyanonun 88. tuşunu tamamlayamadı. Ölümüyle birlikte erken Rock’n Roll’dan geriye üye kalmadı. Amerikan müziği onun gibisini bir daha göremeyecek.