Sonbaharla birlikte şehre dönenler dünya mutfaklarından farklı tatların sunulduğu yeni adreslerin yolunu tuttu.
Jōji
Tokyo’nun tren istasyonlarında kaliteli suşi tadabileceğiniz omakase restoranlarının bir benzeri New York’ta hizmet vermeye başladı. Şehrin ikonik tren istasyonu Grand Central Terminal’ın gözlerden uzak bir noktasında geçtiğimiz günlerde açılan Jōji, üç Michelin yıldızlı balık restoranı Masa’da neredeyse yirmi yıl geçiren şef George Ruan ve bir diğer Michelin yıldızlı ikon Daniel Boulud ortaklığının eseri. Mekânda aynı anda sadece 18 kişi yemek yiyebiliyor ve bu da gün boyu uzun kuyrukların oluşmasına sebep oluyor. Mevsimlik omakase menüsü beş meze, 14 parça nigiri ve bir tatlıdan oluşuyor. Tabii bunlara Japonya’nın en iyi sakeleri eşlik ediyor. Menülerin kişi başı 375 dolar olduğunu belirtelim.
KRU
Geçtiğimiz hafta misafirlerini ağırlamaya başlayan Williamsburg’daki bu yeni restoran, Tay mutfağının New York’taki soylu adresi olmaya aday. Çünkü menüsü Tayland Kraliyet Sarayı’nın asırlık tariflere dayanan geleneksel mutfağından ilhamla yaratıldı. Küçük tabaklar ve dip soslarla sunulan menüdeki Japon balık sosuyla pişirilmiş yengeç eti salatası, ananaslı ve yumurtalı ıstakoz, dana dili ve düğme mantarlı domuz göbeği şimdiden en çok sipariş edilenler arasında yerini aldı. Tay dilinde “Guru” anlamına gelen KRU’nun şefi ise ünlü Fish Cheeks restoranın ortaklarından deneyimli isim Ohm Suansilphon. KRU’yu eşiyle birlikte yaratan ünlü şef, fast-food şeklindeki Tay yemeklerine alışkın New York’luları doğup büyüdüğü ülkesinin kraliyet mutfağıyla tanıştırmayı hedefliyor.
Pecking House
New York tatiliniz sırasında kızarmış tavuk konseptli bir restoran tercihi yapmak çok uzak bir fikirmiş gibi gelebilir, ancak adres Brooklyn’de yeni açılan ve sadece 45 kişilik kapasitesi nedeniyle bekleme listeleri oluşturan Pecking House ise son derece gurme tatlarla karşılaşacağınızı belirtmek isteriz. Pecking House, Amerikan Rüyası’nı hayata geçirmeyi başarmış ünlü şef Eric Huang’ın Tayvan köklerinden ilham alıyor. Amerika’nın güney eyaletlerinden gelen tatların Çin mutfağıyla kesişmesi sonucu ortaya çıkan sıra dışı menüde Chili Fried Chicken (Sichuan karabiberleri, ördek yağı), Ananaslı Çıtır Tavuk ve vegan Sloppy Po (avokado, soğan turşusu) gibi sandviçler öne çıkıyor.
Koloman
Koloman, şef Markus Glocker’ın Parisli tatları Viyana kafe geleneğiyle harmanladığı çağdaş bir Fransız restoranı. 20’nci yüzyıl Avrupa kafe kültürü ile günümüz New York’unun enerjisi arasında köprü kurmaya çalışan mekân adını, 1918’de ölen Avusturyalı efsane grafik sanatçısı Koloman Moser’den alıyor. Glocker’ın bu bohem mekân için oluşturduğu menü de en az restoran kadar sıra dışı: Kereviz kökü “tartar”, kurutulmuş deniz taraklı tatlı mısır çorbası, ratatouille ile loup de mer ve somon en croûte gibi yemekler favoriler arasında. Restoran, Pleasant Ridge Reserve çedarıyla yapılan üçlü krem versiyonuyla sufle trendine katılıyor. Koloman’ın şarap listesi ise Fransa ve Avusturya’dan eşine az rastlanır seçmelerden oluşuyor.
Zou Zou’s
Zou Zou’s, Gramercy Tavern ve NoMad dahil olmak üzere New York’un saygın restoranlarında yıllarca çalışan şef Madeline Sperling’in yönetiminde hayata geçen canlı ve modern bir Doğu Akdeniz restoranı… Lübnan, İsrail, Türkiye, Mısır, Suriye ve Ürdün mutfaklarından lezzetleri kutlayan menüsü oldukça büyük ve renkli tabaklarda servis ediliyor. Ödüllü tasarım şirketi AvroKO’nun imzasını taşıyan 75 kişilik mekân, geleneksel bir taşfırını merkezine alan açık mutfağıyla dikkat çekiyor. Kemerler ve kubbelerle Ortadoğu mimarisinden izler taşıyan restoran, mavi ve yeşil fayanslarıyla otantik bir Akdeniz restoranı havasında…