Mevsimin hüznünü ve romantizmini en iyi yansıtan 2024 sonbahar film önerileriyle içinizi ısıtmanın tam zamanı…
Ceketlerinizi gardırobunuzdan çıkarın, şemsiyelerinizi hazırlayın, kahvelerinizi demleyin. Sonbaharı birbirinden güzel filmlerle karşılıyoruz. Yakın zamanda vizyona girecek filmlerden, dijital platformlarda yakalayabileceklerinize uzanan listemize biraz da nostaljik sonbahar filmleri ekleyerek size mevsim boyunca eşlik edecek bir rehber hazırladık. İyi okumalar…
2024 Sonbahar Film Önerileri
Tuesday
13 Eylül’de vizyona girecek olan Tuesday (Ayrılış) yönetmenliğini Daina Oniunas-Pusic’in üstlendiği duygusal bir anne-kız filmi. Eleştirmenlere göre filmin başrolünde olan Julia Louis-Dreyfus ise harikalar yaratıyor. Fonda muhteşem bir manzaranın yer aldığı film sonbahar özleminizi giderirken bir yandan da kalbinizi burkacak.
Filmin konusu kısaca şöyle: Zora, ölümcül bir hastalığı olan kızı Tuesday ile beraber yaşamaktadır. Ölüm görkemli bir kuş şeklinde geldiğinde, anne ve genç kızı bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Zora ve Tuesday hayat, sevgi, ölüm ve veda dolu duygusal bir yolculuğa çıkarlar. 110 dakikalık bu filmin görüntü yönetmenliğini de Alexis Zabe üstlenmiş.
When The Light Breaks (Ljósbrot)
Bitmek bilmeyen yazın üstüne sonbaharı sinema salonunda karşılamak için Kuzey’den bize doğru esen oldukça serin bir sebeple karşınızdayız. Rúnar Rúnarsson’un hem senaryosunu yazdığı hem de yönetmenliğini üstlendiği, Türkçe’ye “Gün Doğarken” olarak çevrilen “When The Light Breaks” 25 Ekim’de vizyona giriyor.
Cannes Film Festivali’nin açılış filmlerinden biri olan “When The Light Breaks” duygularını tam olarak ifade edemeyen ve büyük bir sır saklayan Una’nın hikâyesine odaklanan hüzünlü bir Norveç filmi. Ana fikrinde kötü olmadan iyinin var olamayacağını söyleyen filmin başrollerinde Katla Njálsdóttir ve Baldur Einarsson yer alıyor. Ajandalarınıza şimdiden kaydedin.
The Room Next Door
“Talk to Her”, “The Skin I Live In”, “All About My Mother” ve “Parallel Mothers” gibi kült filmleriyle tanınan ünlü İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar’ın yeni filmi “The Room Next Door” kasım ayında ülkemizde vizyona girecek. Sigrid Nunez’in “What Are You Going Through” adlı romanından uyarlanan filmin senaryosunu da yazan Almodóvar, bu filmle ilk kez İngilizce dilinde bir uzun metrajlı filme imza atıyor. Prömiyerini Venedik’te gerçekleştiren ve 18 dakika boyunca ayakta alkışlanan, Türkçe’ye “Yandaki Oda” adıyla çevrilen filmin başrollerinde Julianne Moore, Tilda Swinton ve John Turturro yer alıyor.
Gençlik yıllarında aynı dergide çalışan Ingrid ve Martha’nın yıllar sonra zorlu ama hoş bir tesadüfle yeniden bir araya gelmesini konu alan filmde hem kar tanelerinin atıştığı New York manzarası hem de kışa doğru giriş ruhunu kalbimizde hissedeceğimiz ayrıntılar yer alıyor.
Miller’s Girl
20 Eylül’den sonra Amazon Prime’da izleyebileceğiniz “Miller’s Girl” yetenekli genç bir yazar ve öğretmeni arasındaki karmaşık ilişkiyi anlatan bir film. Başrollerini son dönemin yetenekli yıldızı Jenna Ortega ve Martin Freeman’ın paylaştığı film, akıl hocalığı ve saplantı arasındaki ince çizginin giderek bulanıklaştığı bir hikâye.
Bir öğretmen-öğrenci ilişkisini anlatan filmde, yazar olmak için çalışan oldukça zeki bir genç kız ile orta yaşlı bir profesörün ilişkisini izliyoruz. Başlarda sıradan bir yaratıcılık denemesi gibi görünen bu ilişki, sonraları karmaşık bir labirent misali ikilinin hayatlarını etkilemeye başlıyor. Gerçeklik ve hayal arasındaki sınırlar bulanıklaştıkça, her biri kendi içsel karanlığıyla yüzleşmek ve hayallerine ulaşmak için ne kadar ileri gitmeye istekli olduklarını sorgulamak zorunda kalıyor. Psikolojik dram seviyorsanız, sonbaharın renk paletini sık sık görebileceğiniz bu filme bir şans verebilirsiniz.
His Three Daughters
20 Eylül’den itibaren Netflix’te izleyebileceğiniz bir film de “His Three Daughters”. Film, babalarının hastalığı nedeniyle bir araya gelen üç kız kardeşin hikâyesini anlatıyor. Yıllarca ayrı yaşayan Katie, Christina ve Rachel, New York’taki babalarının dairesinde, onun son günlerinde ona bakmak için bir araya gelirler. Bu zorlu süreçte, geçmişteki anlaşmazlıklar ve yaralar yeniden su yüzüne çıkar.
“His Three Daughters”, ölümün yaklaştığı bir ortamda aile bağlarının karmaşıklığını, kız kardeşlerin arasındaki gerilimi ve sevgiyi dokunaklı bir şekilde ele alıyor. Üç kız kardeş, babalarının ölümüyle yüzleşirken, aynı zamanda kendi hayatları ve birbirleriyle olan ilişkileri hakkında da önemli kararlar vermek zorunda kalırlar. Filmin başrollerinde Carrie Coon, Elizabeth Olsen ve Natasha Lyonne yer alırken, yönetmen koltuğunda Azazel Jacobs oturuyor.
- Nefes Kesen Bilim Kurgu Dizileri
- Kitaptan Uyarlanan En İyi Film ve Diziler
- Eylül Ayında Netflix’te Neler Var?
Nostaljik Sonbahar Filmleri
Sonbaharı ince bir battaniyenin altından çıkmadan, nostaljik filmler izleyerek de karşılamak fena fikir sayılmaz. İşte size asla eskimeyecek sonbahar filmlerinden seçtiklerimiz…
When Harry Met Sally
Başrollerini Meg Ryan ve Billy Crystal’ın paylaştığı “When Harry Met Sally” 1989 yapımı müthiş bir aşk filmi. “Kadın ve erkek sadece arkadaş olabilir mi?” sorusuna yanıt arayan filmde Meg Ryan’ın restoranda orgazm taklidi yaptığı sahne çok uzun süre konuşulmuştu hatırlarsanız. İzlemek için hep bir zaman yaratabilirsiniz.
You’ve Got Mail
Ahhhh, e-mail ile flörtleşmeler, bildirim sesi gelince yerinden zıplamanın yeni yeni gündem olduğu zamanlar… New York’ta sonbaharın en güzel manzaraları, şahane apartmanlar, küçük kitapçılar ve tabii ki en başında düşman olup sonrasında büyük bir aşka yelken açan Meg Ryan ve Tom Hanks… Her izlediğinizde içinizin ısınacağı, 90’lar boyunca her genç kızın neden Meg Ryan olmak istediğini bir kez daha anlayacağınız bir film.
Autumn in New York
Sadece bir aylık ömrü kalmış Winona Ryder ve tüm cazibesiyle ona âşık olan Richard Gere’i izlediğimiz bu filmde de müthiş bir sonbahar manzarası ve evet, fonda yine New York sokakları vardı.
Far From Heaven
1950’lerin Amerika’sında, Connecticut’ta yaşayan Cathy Whitaker’ın hikâyesini anlatan film, görünüşte mükemmel olan bir evliliğin perde arkasını, Cathy’nin 50’lerde bahçıvanı Raymond’la olan beklenmedik yakınlığını anlatıyor ve tabii ki fonda muhteşem bir sonbahar manzarası sunuyor.
Sweet November
Yürekleri yakan 2001 yapımı “Kasım’da Aşk Başkadır”da Charlize Theron ve Keanu Reeves’in müthiş uyumunu izliyoruz. Deli dolu bir karakter olan Sara ve işkolik bir adam olan Nelson’ın yolları kesişiyor ve karşımıza romantizm dolu dakikalarla dolu bir klasik film çıkıyor.