Ronnie O’Sullivan, 1992’den bu yana snooker’ın en heyecan verici icracısı konumunda. Üstelik yıllar ona hiç kötü davranmıyor…
Yetmişli ve bilhassa seksenli yıllarda Britanya’nın en yüksek reytingli birkaç sporu arasında yer alan snooker, popülaritesinin aslan payını iki figüre borçluydu. Kuzey İrlandalı Alex Higgins, bu durağan ve zaman zaman fazlaca yavaşlayabilen bilardo türevine kendi dahiyane yorumunu katmıştı. Kimselerin denemeyeceği zorlukta vuruşlar deneyen, masa üzerindeki hızıyla sporun kabullerini değiştiren Higgins’e “kasırga” lakabı uygun görüldü. Onu izleyerek büyüyen çocuklardan bir tanesi ise Jimmy White’tı. White, sonraları çok yakın bir arkadaş olacağı idolünün oyun stilini kendi becerileri doğrultusunda geliştirmişti. İsteka ile vurulan beyaz topa müthiş aksiyonlar verebilme becerisi, solak oluşunun getirdiği aykırılık ve aurası onu Higgins’in tahtına aday kıldı. Kısacası, seyircinin ilgi ve teveccühüne mazhar olan onlardı. Ancak Ray Reardon, Steve Davis ve sonraları Stephen Hendry gibi tabiri caizse kazanma makinesi oyuncular kupaların büyük kısmını eve götürüyordu.
Mevzubahis günlerde snooker takip eden ve eline isteka alanların sayısı epey fazlaydı. Hatta içlerinden bir tanesi, sporun gördüğü en özel oyuncuya evrilecekti. Ekol olarak Higgins ve White’ı takip eden, son derece içgüdüsel ve doğal yetenekle oynayan Ronnie O’Sullivan, şaşılacak şekilde kendine idol olarak Steve Davis’i seçmişti. Dürüst olmak gerekirse bu korkutucu bir kombinasyondu. 1992 senesinde, kendi gibi efsaneleşecek dönemdaşları John Higgins ve Mark Williams ile beraber profesyonel olan Ronnie’nin sporda şok etkisi yaratması uzun sürmedi. 17 yaşında tarihin en genç sıralama turnuvası şampiyonu oldu, kısa süre sonra en prestijli turnuvalardan Masters’ı kazandı, 21’ine geldiğinde beş dakikalık meşhur maksimum seriyi gerçekleştirdi. Geçmişin büyüklerini izleyerek modellediği oyunu onu akıl almaz seviyede beyaz top kontrol edebilen, seri üretimi konusunda rakipsiz bir oyuncu yapmıştı. Hızı ve akıcılığı nedeniyle “roket” şeklinde anılıyor, her fırsatta lakabının hakkını vermeyi başarıyordu.
Ronnie’nin kişisel hayatı çoğu zaman masanın üzerindeki kadar ışıltılı değildi. Oldukça yakın bir ilişki paylaştığı babasının cinayet suçuyla hapse girmesi, bozulan aile düzeni ve travmalar onu zihnen kırılgan bir insana dönüştürmüştü. Gençlik yıllarında bağımlılıklar ve psikolojik problemlerle mücadele etti. Büyük başarılara imza atıyor olsa dahi sık sık becerilerinin hak ettiğinden daha az şey kazandığına dair yorumlar alıyordu. Evet, Ronnie idolü Davis ya da Hendry kadar dominant değildi ama eğlendirirken kazanma konusunda Higgins ve White’ın önüne geçmişti. 2010’ların başında sporcu performansı alanında uzmanlaşmış psikiyatr Steve Peters ile çalışmaya başlaması ikinci baharı müjdeledi. O günden bugüne sporunun çoğu rekorunu eline geçirdi, gençliğinde olduğundan daha istikrarlı bir oyuncuya evrildi.
46 yaşındaki Ronnie O’Sullivan, geçtiğimiz iki hafta boyunca devam eden 2022 Dünya Snooker Şampiyonası’nda klasmanın 1 numarası ve en büyük favorilerden biri olarak boy gösterdi. Üstelik bunun hakkını veren inanılmaz bir performans ile yedinci zaferine uzandı, Stephen Hendry’nin 23 senedir tek başına elinde tuttuğu rekoru egale etti. Sıklıkla pek önemsemediğini söylese de bundan 10 sene evvel epey uzakta göründüğü istatistiklerin hakimi olmuştu. Artık sekizinci şampiyonluk onu bekliyor. Şaşırtmaktan asla geri durmadığı 30 yılın sonunda, ona kazanamayacağını kim söyleyebilir ki?