Novak Djokovic tepede, Rafael Nadal dönüyor, Carlos Alcaraz kendini çoktan kanıtladı… Peki zirvede yeni bir yüze yer var mı?
Erkek tenisi bildiğimiz gibi. Novak Djokovic, 2023 yılında oynanan dört Grand Slam’in üçünü kazandı. Slam’ler toplamını 24’e getirip Serena Williams’ın deneyip yapamadığını yaptı. Sezonu sekizinci defa dünya 1 numarası olarak tamamladı. 1 numaralı koltukta 400. haftasını geçirdi ve daha bir sürü şey… Artık Nole ve rekorları üzerine yazmak ya da okumak cazibesini yitiriyor. Sırp efsanenin kazanmaya duyduğu hırsı yitirmediği ve 2024’te rekorlarına rekor eklemek için korta çıkacağı aşikâr. Kendi de açıkladığına göre, son olarak Jimmy Connors’ın 109 turnuva zaferini gözüne kestirmiş durumda. Halihazırda 98’de bulunduğunu göz önüne alırsak bu birkaç sene daha sağlam kalması ile ilintili. Yapamayacağını söylemek epey iddialı olur.
- Daha Başlangıç: Coco Gauff
- İkili Delilik: Djokovic ve Alcaraz
- Yeşil Bir Deniz: Wimbledon
Rafael Nadal, geçtiğimiz günlerde bir video yayınladı ve 2024’ün ilk ayındaki Brisbane turnuvasında sahneye dönüşünü duyurdu. Fakat hem Rafa hem de tenis dünyasında bu dönüşe dair beklentiler gerçekçi düzlemde. Yani bir yılı aşkın kortlardan uzak kalan ve muhtemel bir final sezonu için dönen 22 kez slam şampiyonu, her ne kadar Roland Garros gibi bir kaleye sahipse de bir majör turnuva daha kazanamayabilir. Yani heyecanla tekrar karşı karşıya gelişlerini beklesek de mevcut şartlarda Djokovic’ten rol çalması zor. Fakat Rafa’nın mazisini ve sayısız sakatlıktan nasıl döndüğünü düşündüğümüzde… Onun da bunu yapamayacağını söylemek iddialı olur.
2024 ATP sezonu bu iki ana hikâyenin etrafında açılıp şekillenecekse de Carlos Alcaraz şüphesiz ana büyük aktörlerden olacak. Genç kariyerine iki slam zaferi ve dünya 1 numarası unvanı sığdıran Carlitos, 2023’ün ikinci yarısında biraz yolunu kaybetse de onunla empati yapmamak zor. Henüz 21 yaşına basmadığı gerçeğini idrak etmek de… Ancak Alman tenis efsanesi –ve Holger Rune’nin yeni koçu– Boris Becker’in geçtiğimiz günlerde dillendirdiği üzere, tenis dünyasındaki rakipleri onunla oynama işini bir nebze olsun çözdü. Bu da Djokovic harici isimlere kurduğu üstünlüğün azalmasına, diğer bir deyişle aurasının zedelenmesine neden oldu. Üstelik durumdan büyük bir fayda çıkaran, hatta onun tahtına aday gösterilen bir isim mevcut.
İtalya’nın Avusturya sınırındaki Innichen’de dünyaya gelen, 13 yaşında alplerde kaymak ve tenis arasında seçimini yapan Jannik Sinner; İtalyan tenisinin son dönemdeki rönesansının da sembolü oldu. 2023’ün ikinci yarısına kadar yetenekli ama hedef maçlarda zorlanmakta görünen genç raket, Wimbledon’da ilk defa slam yarı finaline çıktı ve ardından harikulade bir seri içine girdi. Toronto’daki ilk Masters zaferi, Beijing ve Viyana’da; Alcaraz, Daniil Medvedev, Andrey Rublev, Grigor Dimitrov gibi güçlü isimleri geçerek gelen iki kupa ve son olarak Djokovic’e kafa tuttuğu iki hafta… Nole’yi önce Torino’daki ATP Finalleri’nde, ardından Malaga’daki Davis Kupası yarı finalinde –üstelik hem tekler hem de çiftlerde– mağlup eden Sinner, İtalya’yı 1976’dan sonra ilk kez Davis Kupası’na taşıdı. Daha da önemlisi büyük rakiplerine yeni yıl öncesi tehlike sinyalleri gönderdi.
Geçmişte Lleyton Hewitt, Andre Agassi ve Simona Halep ile başarıdan başarıya koşan Darren Cahill tarafından çalıştırılan Sinner, bu nispeten yeni ortaklıktan kort üstünde epey faydalanmış görünüyor. Kort dışında ise birbirinden güçlü sponsorların radarına girdi; Nike, Head, Rolex, Gucci, Lavazza, Alfa Romeo ve Technogym gibi alanında lider markaların yüzü oldu. Yani genç yıldız için hem sahada hem saha dışında devasa bir potansiyelden bahsedebiliriz. Hatta 2024 onu zirveye dahi taşıyabilir…