Yeni yılda daha çok sergi gezeceğim, daha çok konsere gideceğim, daha çok tiyatro izleyeceğim diyenlere İstanbul ocak ayı etkinlik takvimini derledik.
Tiyatrolar
“Bir Terennüm” / Zorlu PSM
Çamlıca’da bir ailenin salonu… İç içe geçmiş yaklaşık elli yıllık bir hikâye… İstanbul’un farklı zamanlarındaki sokağa çıkma yasağı günlerinde bir araya gelen Seniha ve Ali İhsan’ın hikâyesi. Demans hastalığının içinde bir zamandan başka bir zamana atlayan, durmadan yer değiştiren bir kurgu. Kısacası birbirinden ilginç ve komik olayların baş gösterdiği, bir avuç fındığın elden ele dolaştığı bir oyun; “Bir Terennüm”. Biraz dramdan biraz komediden, biraz hafızadan biraz da aile ilişkilerinden söz edilen çokça alkış hak eden ustaca kurgulanmış bir oyun. Başrollerde başarılı oyunculardan İpek Türktan ve Tolga İskit var. 10 Ocak’ta Zorlu PSM’de seyirci karşına çıkacak bu oyunu takviminize eklemeyi unutmayın!
“Cinsiyetsiz” / Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi
Distopya sever misiniz? Bu oyunda yıl 2084. Günün birinde bir yağmur yağar ve bu yağmur “JM” diye adlandırılan bir virüs taşımaktadır. Bu virüsün tek bir hedefi vardır; insanlarda cinsel duyguları yok etmek. Oysa cinsel arzuları olmadan insan hayatta kalabilir mi? Oyun işte tam da bunu sorgulatıyor. Cinsellik olmadan insanlar duygularını nasıl ifade edebilir, nasıl ilişki kurabilir gibi soruların yanıtlarını arayan bu oyunda, insanlar için üremenin, bağlılığın ve pek tabii aşkın temel noktalarına parmak basılıyor. Ahmet Kılıç, Arife Çelik, Cemal Yıldırım, Efkan Uslu gibi oyuncuların rol aldığı absürt oyun, 11 Ocak’ta izleyici karşısına geçecek.
“Mikado’nun Çöpleri” / Fişekhane
Garip akımının ünlü yazarı Melih Cevdet Anday, “Mikado’nun Çöpleri”ni 1967 yılında kaleme aldı. Oyunda karlı bir kış günü sokakta kalan bir kadın ve gezmeye çıkmış bir adamın tesadüf eseri karşılaşması ve adamın kadını eve götürmesi konu alınıyor. Anday, başka bir eserinde, iki perdelik bu oyununun temellerinin gerçekten de eşiyle birlikte bir kış gecesi kucağında çocukla gördüğü bir kadını evlerine götürmeleriyle atıldığını dile getirmiş. Oyunda sabaha kadar sohbet eden kadın ve adam birbirlerine sürekli yalanlar söyler. Kendileriyle ilgili hiç olmamış, yaşanmamış şeylerden bahsederler. Bir nevi “Kuzenim yazmış” durumları. Toplum baskısıyla büyümüş bireylerin çırpınışlarını anlatan eser aslında farklı bir kendini anlatma çabası içeriyor ve insanın kişiliklerinin derinliklerinde yatan o çatışmayı bir nebze olsun yüzeye çıkartarak izleyicileri şaşırtmayı başarıyor. 16 Ocak’ta Fişekhane’de gösterimde olacak oyunda Merve Güran ve Musa Can Pekcan sahne alırken oyunun yönetmen koltuğunda Engin Hepileri’yi görüyoruz.
“Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor” / Moda Sahnesi
Boğaziçi Gösteri Sanatları Merkezi, 1936-1976 yılları arasında yaşamış olan yazar, çevirmen ve radyo programcısı Sevgi Soysal’ın yaşam öyküsünü tiyatro sahnesine taşıyor. Oyunda, Soysal’ın kanser tedavisi için gittiği Londra’da yazdığı kitaplarındaki karakterlerle ve kendi geçmişiyle tarihi bir yolculuğa çıkışı anlatılıyor. Arkadaşlıkları, aşkları, sevinci, hüznü ve kahkahayı ele alan oyun, Sevgi Soysal’la birlikte Cumhuriyet’in de 25. yılından 50. yılına kadar uzanan yolculuğunu gözler önüne seriyor. İki perdelik oyunun yönetmenliğini Aysel Yıldırım yapıyor. Oyuncular arasında Banu Açıkdeniz, Burcu İsra Kanbakoğlu, Duygu Dalyanoğlu, Nihal Albayrak ve Zeynep Okan var. Prömiyerini 31 Ekim’de Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Salonu’nda yapmış olan oyun, 29 Ocak’ta “Moda Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak.
Sergiler
“Transatlantik” / Alexandre Vallaury Binası
Ünlü karikatürist ve görsel sanatçısı Erdil Yaşaroğlu’nun ikinci kişisel sergisi “Transatlantik”, 25 Aralık’ta kapılarını ziyaretçilere açtı. İçinde otuza yakın heykel bulunan sergide ziyaretçilere değişik form ve hikâyeleri, alışık olmadıkları şekillerde sunduğunu belirten Yaşaroğlu; taş, bronz ve ahşap kullanarak hazırladığı renkli ve parlak eserleriyle bizi adeta gizemli bir “Transatlantik” yolculuğuna çıkarıyor. İçinde bulunduğumuz zamanın ve dünyanın yeterince gri ve sevimsiz olduğu düşünüldüğünde Yaşaroğlu’nun renklerle yapmak istediği şey, insanları ilk bakışta heykele doğru çekip hikâyenin okunmasını, görünmesini kolaylaştırmak. Sergiye adını veren transatlantik gemisi de ilk başta sevimli, sarı, küçük bir oyuncak gibi görünürken biraz daha içeriden bakınca dünyayı nasıl mahvettiğimizi gözler önüne seren bir kanıt oluveriyor. İlginin oldukça büyük olduğu sergiyi Beyoğlu’nda bulunan Alexandre Vallaury Binası’nda 30 Ocak’a dek ziyaret edebilirsiniz.
“Ve Sonra Hayat Başladı” / Müze Gazhane
Fotoğrafçı Ayşe Yavaş ve etnolog Gaby Fierz’in kayıp yüzlerin ve hikâyelerin izini sürdüğü biyografik-fotografik arayışı, adeta İsviçre-Türkiye arasında bir köprü kuruyor. Sergide konuşulup görüşülen kişilerin portrelerine, aile albümlerine kısacası yaşam alanlarına yer verilmiş. Göç olgusuna değinen sergide İsviçre’de sadece İsviçrelilerin, Türkiye’de de sadece Türklerin yaşamadığı dile getiriliyor ve bellek kavramına dikkat çekiliyor. Sergideki imgeler ve öyküler kimi zaman bireysel, mahrem ve kolektif izler taşırken kimi zaman da evrensel bir biçimde İsviçre ve Türkiye’nin tarihini yansıtan öğeler barındırıyor. Daha önce İsviçre’de de açılan bu sergi 14 Ocak tarihine dek Müze Gazhane C Binası’nda sanatseverleri ağırlayacak.
“WE BELONG” Karma Sergi / Clubhouse Bebek
“Gerçekten ait olmak ne demek?” sorusuna içten bir sorgulama yaratan “WE BELONG” sadece sanatsal bir arayış değil, aynı zamanda bir eyleme geçme çağrısı da. Gündemine aldığı konu; aidiyet, toplumsal bağlar ve topluluk kültürü olan sergi, toplumsal meselelere farklı pencerelerden bakmayı başarabilen ikonik isimleri bir araya getiriyor. Küratörlüğünü Demet Müftüoğlu’nun yaptığı sergide Ekin Bernay, Alper Aydın, Belkıs Balpınar, Cody Choi, Osman Dinç, Işıl Kapu, Bosco Sodi, Robert Montogomery, Argun Okumuşoğlu, Erol Akyavaş, JR & Jose Parla, Mehmet Ali Uysal gibi yirmiden fazla çağdaş sanatçının eseri bulunuyor. Bazı parçalar sadece sergiye özel üretilirken bazıları da bu sergiyle ilk defa İstanbul’da sergilenecek. Örneğin dikkat çeken parçalardan biri olan Robert Montogomery’nin Love is the Revolutionary Energy başlıklı eseri Art Basel Paris 2022’de Louvre Müzesi Tuileries Bahçesi’nden sonra ilk kez İstanbul’da sanatseverlerle olacak. Randevuyla ziyaretçi kabul eden “WE BELONG”, 15 Ocak 2024’e kadar görülebiliyor.
“Sonsuz Yankı” / Dirimart Dolapdere ve Pera
Türk sanat tarihinin önde gelen isimlerinden, şair ve sanat eğitmeni Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun kişisel sergisi “Sonsuz Yankı”, Dirimart Dolapdere ve Dirimart Pera’da üç ayrı mekânda izleyicilerle buluşuyor. Eyüboğlu, duyguların en katıksız halini sergilediği eserlerinde, kültürel sembolizm ve insan yaşamının köklerine iniyor. Aynı zamanda usta bir hikâye anlatıcısı olmasından kaynaklı sanatçı, eserlerinde farklı üslup ve teknikler kullanmış. Geleneksel ve modernist yaklaşımları harmanladığı ilk yıllarından daha soyut ve deneysele geçen ileriki dönemlerine kadar birçok eserini görebileceğiniz bu sergide sanatçının en bilinen ve ödüllü “Hamam”, “Kız Kaçırma”, “Yavuz Geliyor Yavuz”, “Mor Han” gibi yapıtlarını ve gün yüzüne çok çıkmamış diğer kıymetli eserlerini de bir arada görebileceksiniz. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sanat yolculuğunu içeren sergiyi 21 Ocak tarihine kadar görebilirsiniz.
Konserler
Pandhora (live) Analog Context, Ferit Çelikkale / BLIND
Elektroseverler bu etkinliğe bayılacak! Pandhora (live) grubu, 2015 yılında müzik yolculuğuna başlayan Fransa merkezli bir elektronik müzik projesi. Grubun kurucuları ve sanatçıları Amine ve Remi, arketipsel ritimleri uhrevi melodilerle harmanlayıp psikodelik ve elektronik coşku yaratan eserler ortaya koyuyorlar. 2018 yılında ilk canlı performanslarını “Deep Psychedelia” ile gün yüzüne çıkartan ikili, o günden beri ülke ülke dolaşıyor, Avrupa’dan Meksika’ya, Orta Doğu’dan Hindistan’a kadar müziklerini çeşitli mekanlarda sergiliyorlar. Grup, 27 Ocak tarihinde Asmalımescit’in en gözde mekanlarından biri olan Blind’da sahne almak üzere İstanbul’a da uğrayacak.
Kronos Quartet / İş Sanat
Aslen San Franciscolu yaylılar dörtlüsü Kronos Quartet, 16 Ocak tarihinde İş Sanat’ta İş Kuleleri Salonu’nda dinleyicilerle buluşuyor. 2024 yılında bir araya gelişlerinin 50. yılını kutlayan Kronos Quartet, Darren Aronofsky’nin Oscar ödüllü “Requirem For A Dream” filminin müzikleri başta olmak üzere birçok başarılı film müziğiyle adından söz ettirmişti. Bini aşkın çalışmaya imza atan grupta kemanda David Harrington, viyolada John Sherba, çelloda Paul Wiancko ve son olarak yine kemanda Hank Dutt var. Klasik parçalardan rock müziğine, avangarttan geleneksele kadar birçok parça çalan bu ünlü dörtlü, İstanbullu müzikseverlerle buluşmayı bekliyor.
Ulusal Müziğimiz / Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün başlatmış olduğu “Ulusal Müziğimiz” konser serisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük ısrarla üzerinde durduğu Türk Musikisi ve çağdaşlaşma çerçevesinde oluşturulan “Türk Beşlileri”ne saygı niteliğinde hazırlandı. Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses gibi usta isimlerden oluşan “Türk Beşlileri”, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında yurtdışına gönderilen üstün yetenekli müzisyenlerden oluşuyor. İlk konserin odak noktası “Türk Beşlileri”nden Devlet Sanatçısı unvanı ile onurlandırılan ilk Türk bestecisi Ahmet Adnan Saygun ve Konservatuar Marşı, İzmir Marşı ve Cumhuriyetimizin 50.Yıl Marşı gibi unutulmayacak eserlere imza atan Necil Kasım Akses olacak. Konser serisinin ilki Kadıköy Süreyya Operası’nda 9 Ocak ve 27 Ocak tarihlerinde gerçekleştirilecek. Serinin ikinci konseri ise 17 Ocak ve 2 Şubat tarihlerinde Cumhuriyet’imizin yetiştirdiği en önemli bestecilerden olan ve Atatürk’ün naaşının Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındığı dönemde düzenlenen Atatürk Oratoryosu’nun bestecisi Nevit Kodallı adına düzenlenecek.
Bonus: Opera
Don Giovanni / Atatürk Kültür Merkezi – Türk Telekom Opera Salonu
Opera denince ilk akla gelenlerden biri ve bir başyapıt olarak gösterilen, Avusturyalı müzik dehası Wolfgang Amadeus Mozart’ın bestelediği “Don Giovanni” operası, dâhi librettist Lorenzo Da Ponte tarafından kaleme alınmış ve kara komedi olarak nitelendirilmiş. Eserde İspanya’da 1780’li yıllarda Don Giovanni adında maceradan maceraya koşan, çapkın, kural tanımaz maskeli bir adam üzerinde duruluyor. Zenginliği ve gücü yüzünden bir gün yaptıklarının bedeli olarak bir cinayete neden olması ve ardından zincirleme şekilde gelişen olaylar bütünü anlatılıyor. Karakterlerin psikolojik analizleri, sosyolojik krizler ve yüzleşmeler elbette bu operanın belirgin özellikleri arasında. 18 ve 20 Ocak tarihlerinde sahnelenecek eseri icra edecek İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nı İbrahim Yazıcı yönetiyor. Eserin koro şefi Volkan Akkoç, hareket düzeni ise Alper Marangoz’a ait.
Bonus 2: Queen Rock Montreal / Paribu Cineverse
Rock & Roll’a doymaya hazır olun! Müzik tarihinin ikonik rock gruplarından Queen’in“We Will Rock You”, “Somebody To Love”, “Under Pressure”, “Bohemian Rhapsody”, “Another One Bites the Dust” ve “We Are The Champions” gibi unutulmaz parçalarının yer aldığı 1981 yılındaki unutulmaz Montreal konserini sinemada izlemek isteyenler ajandalarını şimdiden hazırlasınlar. Bu eşsiz konser kaydı, İstanbul’da sadece IMAX’te ve tek bir haftasonu yani 18-21 Ocak arasında gösterime çıkacak. Queen’in muhteşem performansını sanki oradaymış gibi izlemek isteyen rockseverlere duyurulur.