Ünlü İtalyan tasarımlarıyla dekore edilen Casa Italia Paris 2024, Olimpiyat ruhunu İtalyan zarafetiyle birleştiriyor.
Casa Italia Paris 2024, 33. Olimpiyat Oyunları kapsamında İtalyan sporcular, antrenörler ve konukları ağırlıyor. CONI tarafından özenle seçilen bu sembolik mekan, Paris’in en büyük parkı Bois de Boulogne’da, Napolyon III tarzında inşa edilmiş olan tarihi Le Pré Catalan’da yer alıyor. Le Pré Catalan, 1894 yılında Baron Pierre de Coubertin’in modern Olimpiyat Oyunları’nın doğumunu kutlamak amacıyla düzenlediği unutulmaz bir ziyafetle tarihe geçen bir yer.
CONI, Casa Italia Paris 2024’ün tasarımı için mimarlık stüdyosu IT’S ve iç tasarım için Atelier Bianca E. Patroni Griffi ile iş birliği yaptı. Projenin merkezinde 2016 yılından bu yana sporcuların evini tasarım, sanat ve mimarinin zengin dokusuyla İtalyan kültürünü uluslararası alanda tanıtan bir markaya dönüştüren “Ensemble” konsepti yer alıyor. “Ensemble” terimi, modern Fransız ve İtalyan kültürel kimliğinin iki temel direği olan müzik ve modayı çağrıştırıyor.
Bu nedenle, mimari proje Le Pré Catalan’ı sürdürülebilirliğe derin bir bağlılıkla, gerçek bir doğal ve duygusal yolculuğa dönüştürdü. Büyük pencereler ve çevreleyen bahçe sayesinde ışıkla dolup taşan binanın odaları, doğanın, sanatın, mimarinin, mobilya tasarımının ve ışık tasarımının uyumlu bir şekilde diyaloğa girdiği bir esere dönüşüyor. Bahçenin İtalyan özlerinin tanıtımıyla yeniden yorumlanması, sanat eserleri, odaların düzeni ve tasarımı, İtalyan geleneğinin muhteşem iç mekanlarından, İtalyan yaratıcılığını ünlü yapan 20. yüzyıl ustalarından ve İtalyan konukseverliğinden ilham alan bir alan yaratıyor.
Dekorasyonda kullanılan malzemelerin nakliyesinde ağırlığın azaltılması ve doğal, geri dönüştürülmüş kumaşların tercih edilmesi, karbondioksit emisyonunu minimize etmeye katkıda bulunarak projenin sürdürülebilirliğine önemli bir vurgu yapılıyor.
Casa Italia Paris 2024, çağdaş İtalyan sanatının en iyilerini temsil eden 19 önemli sanatçının eserlerini sergiliyor. Öne çıkan sanatçılar arasında Vincenzo Agnetti, Marco Bernardi, Giovanni Bonotto, Sergio Breviario, Claire Fontaine, Paolo Delle Monache, Alberto Di Fabio, Agostino Iacurci, Francesco Jodice, Margherita Moscardini, Matteo Nasini, Gabriele Picco, Julie Polidoro, Riccardo Previdi, Edoardo Tresoldi, Marinella Senatore, Stalker, Patrick Tuttofuoco ve Fabio Viale yer alıyor.
Sergide bu sanatsal çalışmaların yanı sıra, uluslararası üne sahip 32 tasarımcının 11 İtalyan firmasıyla iş birliği içinde yarattığı tasarım parçaları da bulunuyor. Edra adına Francesco Binfaré, Fernando ve Humberto Campana, Jacopo Foggini; Ethimo adına Marco Lavit, Patrick Norguet, Marcello Ziliani; Glas Italia adına Mario Bellini, Piero Lissoni, Patricia Urquiola, Tokujin Yoshioka; Riva 1920 için Brodie Neill; De Pas – D’Urbino – Lomazzi, Ettore Sottsass, Poltronova için Superstudio; Arper adına Antii Kotilainer ve Metrica.
Ayrıca, döşemelik kumaşlar ve kaplamalar, ünlü İtalyan tekstil markası Rubelli tarafından seçildi. Rubelli, mekanın çeşitli alanlarını ve odalarını kaplamak ve dekore etmek için yaklaşık 2.000 metre yangına dayanıklı kumaş, Nava+Arosio tasarımı PILA 47 koltuklar ve puflar gibi pek çok parçayı tedarik etti.
Giriş katında, sanatçı Giovanni Bonotto’nun bir goblenini vurgulayan Nausicaa mavisi muhteşem bir fon oluştururken, duvarları ve tavanı da aynı tonla kaplandı. Rubelli koleksiyonundan lacivert Underground kadifesi ve Fiftyshades’ın akuamarin tonları ise göz kamaştırdı. Pek çok sanat eserinin sergilendiği galeriye açılan anıtsal merdivende Nausicaa’nın parlak sarı tonu kullanıldı. Bahçeyle süreklilik gösteren, eğlence ve dinlenmeye adanmış veranda ise rahatlatıcı bir atmosfere sahip. Tamamen doğal görünümlü, neredeyse ipek, keten veya pamuk hissi veren şantung efektli Tadao kumaşıyla kaplanan bu mekan, sıcak bir turuncu renkle aydınlanıyor.
