IMDB puanı 8’in üzerindeki leziz BluTV dizileriyle, “Bu akşam ne izliyoruz?” sorusuna yanıt bulacak, yeni dizi arama mesaisinden kurtulacaksınız. Patlamış mısırlarınızı hazırlayın.
Sevdiğimiz bir diziyi bitirmenin en kötü tarafı, aynı tadı veren başka bir diziyi bulmak için harcayacağımız zaman olabilir mi? Pekâlâ olabilir. Platformlar içinde 10 bin saati aşkın içeriğiyle sessiz ve derinden giden BluTV elimize kumandayı aldığımızda aklımıza ilk gelen seçenek değil belki. Ama 2016’da yayın hayatına başlayan ve Warner Bros. Discovery’nin satın almasıyla müthiş bir içerik yelpazesi sunan BluTV’nin son zamanlarda yayınladığı içerikler kesinlikle göz atmaya değer. Şimdi “Ee, bu akşam ne izliyoruz?” sorusuna oldukça iyi yanıtlar veren, IMDB puanları 8’in üzerinde olan birkaç dizi önerisiyle sizi yeni dizi arama mesaisinden biraz kurtaralım.
Exit (2019) / 8.
Norveçli dört borsacının gerçek hayat hikâyesini anlatan “Exit” çarpıcı bir dizi. Dünyanın en iyi yaşam koşullarına sahip ülkelerinden birinde, borsadan milyonlarca dolar kazanıyor olsanız bu parayı nereye harcarsınız? Birbirinden lüks otomobillere, kadınlara, alemlere… Peki ya sonra? Hayatınızın doruk noktasına çıktıktan sonra haz elde edebilmek için sınırları ne kadar zorlarsınız? Dört yakın arkadaşın kendi hikâyeleri çok güzel bir kurguyla ele alınıyor. Exit’te hikâye sadece bununla kalmıyor.
Bir noktada, kocası tarafından sürekli manipüle edilmiş, bebeğini tüm bu kaos yüzünden kaybetmiş, sesini asla çıkaramayacağını düşündüğünüz bir kadın karakterin de mücadelesini ele alıyor ve bir kadının isterse neler yapabileceğine doğru dönüyor dizi. İşte zaten hikâyenin lezzeti de tam burada başlıyor. İnanamayacağınız şeyler oluyor. IMDB’deki 8.2 puanını sonuna kadar hak eden çok eğlenceli bir dizi. 4 sezonu soluksuz izlemek garanti. (Tabii ailece izlemeyin.)
Sharp Objects (2018) / 8.8
Hakkında büyük reklam kampanyaları ve tanıtımlar yapılmasa da BluTV’de yer alan en başarılı dizilerinden bir diğeri de “Sharp Objects”. Gillian Flynn’in 2006 yılında yayınlanan romandan uyarlanmış olan HBO yapımı dizide Amy Adams, hem başrolde hem de prodüktör kadrosu içinde. Camille adında ağır travmalar yaşamış ve kendini alkole vurmuş bir gazetecinin doğduğu kasabaya gizemli cinayetleri araştırmak için gitmesiyle başlıyor dizi. Ve hikâyenin sonunda akla hayale gelmedik şeyler ortaya çıkıyor.
Kardeşlerin birbirine olan bağlılığı, anne ve çocuk ilişkileri, yabancılık ve dışlanmışlık hissi, hiç ummadığınız kişilerden gelen sevgi bu dizinin dikkat çeken özellikleri arasında. “American Horror Story”deki müthiş performansıyla adından söz ettiren Patricia Clarkson da diziyi alıp götürüyor. Dizinin kasvetli ve ağır akan bir yapısı olduğunu söyleyelim. Ve eğer çok iyi hissetmediğiniz bir dönemdeyseniz izlememenizi de not düşelim.
Somebody Somewhere (2022) / 8.1
Neden Emmy adayları arasında olmadığını bir türlü anlayamadığımız tatlı ve hafif bir dizi, “Somebody Somewhere”. Az bulunan değerli bir kumaş gibi, denk geldiğiniz zaman ne kadar iyi olduğunu anlıyorsunuz. Kansas’ta yaşayan ve kız kardeşinin ölümünden sonra hem ailesiyle hem de orta yaş kriziyle uğraşan Sam’in hikâyesini anlatan dizide Bridget Everett harikalar yaratıyor. Dışlanmış bir grupla birlikte çalışmaya başlayan Sam, zorlukları yenmek için müziğe sığınıyor. Sam karakteri o kadar incelikle işlenmiş ki, insan hayatında Sam gibi arkadaşları olmasını istiyor. Sanki bir dizi değil de gerçekten de varolan bir aile ve arkadaş grubunun günlük yaşamını izliyorsunuz.
Ağır duygulardan bahsederken bile izleyiciyi pamuk gibi yumuşacık yapan, 20-25 dakikalık bölümleriyle yormayan bir komedi-dram dizisi. “Friends” izlerken hissettiğimiz ve içinde olmak istediğimiz arkadaşlık dünyası “Somebody Somewhere”de de mevcut. Ve manzara muhteşem: Devasa kırlar, büyük evler, tarlalar… HBO yapımı olan bu diziyi moraliniz bozukken izlemenizi tavsiye ederiz.
Get Shorty (2017) / 8.2
Çok sevdiğimiz İrlandalı oyuncu Chris O’Dowd’u başrolde izlediğimiz “Get Shorty”, Elmore Leonard’ın aynı adlı romanından uyarlanmış bir Epix dizisi. Ve evet, 1995 yapımı olan filmle aynı konuyu işliyor. Suçlarla dolu geçmişini bırakıp film yapımcısı olmak için Hollywood’a taşınan Miles, ikinci sınıf film yapımcısı Rick ile şov dünyasına atılıyor. Bir yanda sinema sektörünün iniş çıkışları, ajanslar, gösterişli bir iş dünyası; öte yanda kara para aklamak için sinemaya gönül veren bir adam.
“Get Shorty”de ilk bölümü izlerken biraz zorlanıyorsunuz ama dizinin kalanı su gibi akıp gidiyor. İzleyiciler tarafından “Breaking Bad”e de benzetilen dizi aslında bir babanın kızını ve hâlâ sevdiği ama kirli işleri yüzünden onu terk eden eski eşini yeniden kazanmak için kendini temize çekme çabasını anlatıyor. Miles’ın suç dünyasının göbeğindeyken bile sakin tavrını koruması, inandığı filmin peşinden yılmadan koşması izlenmeye değer. Ve tabii ki İrlanda aksanı! Bir bölüm yaklaşık bir saate yakın sürüyor. Ama çok çabuk akıp gidiyor.
Mare of Easttown (2021) / 8.4
Kate Winslet’ın başrolünde olduğu ve harikalar yarattığı bu dizi aslında yayınlandığı yıl oldukça ses getirmişti. Winslet’a En İyi Aktris kategorisinde Emmy kazandıran dizi, yine “American Horror Story” ve “Dahmer”le müthiş bir çıkış yakalayan Evan Peters’a En İyi Yardımcı Aktör ve Julianne Nicholson’a da En İyi Yardımcı Aktris kategorisinde Emmy ödülü kazandırdı. Kate Winslet dizide, süklüm püklüm halleri, salaş giysileri, elinden düşmeyen cips paketi ile doğduğu kasabada bir cinayeti araştıran Mare adlı yorgun, bezgin bir dedektifi canlandırıyor. Dizi için aldığı kilolara rağmen kimi sahnelerde vücudunu rahatlıkla sergilemesi de günümüz güzellik standartlarına kafa tutan cesur bir davranış.
Dizinin en çarpıcı bölümlerinden birinde, anneyle kızının yüzleşmesi oldukça ince ayar diyaloglarla yansıtılmış. Özellikle annelik kavramına dair düşünülmesi gereken çok şey bırakıyor izleyicide. Gerçekçi ve sürükleyici bir dizi. İzlemediyseniz mutlaka listelerinize ekleyin.
I Know This Much is True / 8.1
Nadir bulunan mücevher değerindeki dizilerden biri de yine bir HBO yapımı olan “I Know This Much is True”. Mark Ruffalo tek kişilik bir dev kadro gibi bu dizide ikiz kardeşlere hayat veriyor. Thomas paranoid şizofreni tanısıyla hastaneye kaldırılıyor. İkiz kardeşi Dominick ise onu hastaneden çıkarmak için büyük bir mücadeleye giriyor. Ama ona yardım etmek sandığından çok daha zor. Çok sert, çok gerçekçi bir dizi “I Know This Much is True”. Kardeşler arasındaki bağı, aile içindeki çalkantıları ve affetmenin önemini anlatan dizi aile kavramına çok yakından bakıyor ve gerçek sevginin insanı iyileştirebileceğinin altını çiziyor.
Psikolojik dramaları seviyorsanız, iç içe geçmiş ve ağır ağır çözülen meselelerle ilerleyen bu dizi tam size göre. Ancak yavaş ve boğucu atmosferlerden hoşlanmıyorsanız başta sizi biraz sıkabilir. Yine de bu dizinin son yılların en kaliteli dizilerinden biri olduğunu ve Mark Ruffalo’nun etkileyici performansını mutlaka izlemeniz gerektiğini ekleyelim.
A Scenes From A Marriage (2021) / 8.1
Ingmar Bergman’ın ikonik yapımı “A Scenes From A Marriage” bu kez başrollerinde Jessica Chainstain ve Oscar Isaac’in olduğu bir dizi olarak karşımıza çıkıyor. Aşkın karmaşıklığını, evliliğin getirdiği zorlukları, hataları, vazgeçişleri, yıkımları oldukça gerçekçi bir perspektiften sunan “A Scenes From A Marriage”, 5 bölümden oluşan HBO yapımı bir mini dizi. Orijinaline göre oldukça “Amerikan” olduğunu söyleyebileceğimiz dizi pek çok şeyi sorgulatıyor insana. 10 yıllık bir evliliğin ilk günkü gibi sürüp süremeyeceği, monogaminin gerçekten de mümkün olup olamayacağı, sosyal medyada sıklıkla karşımıza çıkan “mükemmel çiftlerin” gerçekten de var olup olamayacağına ilişkin pek çok soruyla çıkıyor karşımıza.
Evliliğin dış dünyaya karşı kusursuz gibi yansıtıldığı bir çeşit pakt oluşuna oldukça iyi göndermeler var. Toplumun yarattığı “Anne çocuklara bakar, baba para kazanır” algısını da ters yüz ediyor, bu çift. Ve belki de hakkında daha çok konuşmamız gereken boşanma kavramı bu dizinin ana fikirlerinden biri. İlişki durumunuz ne olursa olsun, ilgiyle izleyebileceğiniz bir dizi. Çıtır çerez gibi akıp gidiyor.
