Dünyanın en hızlı 20 pilotu geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da kıyasıya bir mücadeleye tutuştular. Biz de mevcut Formula 1 evrenine kısa bir bakış atıyoruz…
Yedi kez Formula 1 Dünya Şampiyonu Lewis Hamilton, artık griddeki rakiplerinin yanında bir de tarihle mücadele ediyor. Britanyalı pilot, geçtiğimiz sezonlarda birçok majör rekorun sahibi olmayı başardı ve gözünü tüm rekorların en büyüğüne dikti. Hamilton, sekizinci şampiyonluğunu kazanıp Michael Schumacher’le paylaştığı rekorun da tek sahibi olmanın peşinde. Bu zafer onu istatistiki bakımdan Formula 1’in gelmiş geçmiş en başarılı sürücüsü yapacak. Fakat bunu gerçekleştirmek için yola çıktığı 2021 sezonunda bir de çok ciddi rakibi mevcut. Red Bull’un Hollandalı süper yeteneği Max Verstappen, iki sezondur Mercedes’lerin arkasında üçüncü kaldıktan sonra bu sezon şampiyona liderliği hususunda Hamilton’ı sorular sıkıştırmaya başladı. Verstappen, kazandığı yedi yarış ve podyum görme istikrarıyla sonuna dek mücadelenin içinde olacağının sinyallerini veriyor. Üstelik iki pilotun zaman zaman pist içi sürtüşmelere dek varan rekabetinin nostaljik bir lezzeti de mevcut.
Tabii Formula 1’in heyecan unsurları zirve rekabetiyle sınırlı değil. Motorsporlarının en kıymetli 20 koltuğunu paylaşan pilotlar arasında Fernando Alonso, Kimi Raikkonen ve Sebastien Vettel gibi eski dünya şampiyonları var. Ayrıca Charles Leclerc, Carlos Sainz Jr., Lando Norris ve George Russell gibi şampiyon adaylarından; Valtteri Bottas, Daniel Riciardo ve Sergio Perez gibi kendini senelerdir kanıtlamış isimlerden de bahsetmeliyiz. Efsanevi Michael Schumacher’in, F1’de ilk sezonunu geçiren oğlu Mick Schumacher de her ne kadar zayıf Haas takımının iddiasız aracını sürse de rekabetçi bir araçla bambaşka seviyelere çıkabilme potansiyeline sahip görünüyor.
2019 senesinde Netflix’te yayınlanmaya başlayan “Drive to Survive” belgeselinin ulaştığı başarı, organizasyonun kemikleşmiş olanlara ek yepyeni bir takipçi grubu edinmesini sağladı. Formula 1’deki padok hayatına ve nispeten gölgede kalmış rekabetlere odaklanarak başlayan yapım; devasa endüstride şampiyonluk şöyle dursun, sürdürülebilir ve devamlı olmanın dahi ne kadar çetin olduğu konusunda bilmeyenlerin ufkunu açtı. Dolayısıyla artık sadece Senna-Prost, Schumacher-Hakkinen, Hamilton-Vettel gibi tepe rekabetler üzerinden F1’e ilgi devşiren ve onlar sahnede olmadığında heyecan yitiren sıradan izleyici de bir dönüşümden geçti.
Mercedes ve Red Bull’un arkasındaki takım olmak için verilen çabanın, paha biçilmez koltuklarını korumaya çalışan pilotların, büyük bütçe ve kararların emanet edildiği takım patronlarının hikâyeleri bir anda Hamilton’ın hükümdarlığı kadar –hatta belki daha çok– merak uyandırmaya başladı. Bu basit görünen çözüm, dijital çağda kendini pazarlamakta zorlanan birçok başka spor organizasyonunun da ilham alabileceği dahiyane bir hamleydi. Şimdilik üç sezonu bulunan “Drive to Survive”, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de üstüne düşeni yapmış, Formula 1’i yeni bir kitle için heyecanla beklenen bir müsabaka haline getirmişti.
Pandemi nedeniyle şekli değişen 2020 F1 takvimi, ülkemizde 2005-2011 yılları arasında düzenlenen Türkiye Grand Prix’sinin hayata dönmesini sağladı. Hermann Tilke tarafından tasarlanan Intercity İstanbul Park, ev sahipliği yaptığı keyifli yarışlarla ve bilhassa da yüksek hızlı sekizinci virajının şöhretiyle hem pilotlar hem de izleyiciler arasında sükse yapmış bir pistti. Nitekim sonucunda Lewis Hamilton’a yedinci dünya şampiyonluğunu getiren 2020 Türkiye Grand Prix’si de boş tribünlere rağmen yılın epik yarışlarından olmuştu.
Tekrar ne zaman döneceğini bilmeden dünyanın en hızlı pilotlarına el sallayan Türk F1 seyircisinin dileği pek beklemeden 2021’de gerçekleşti. Türkiye Grand Prix’si bu kez yine pandemi sebebiyle iptal edilen Singapur Grand Prix’sini yedeklemek üzere takvime eklenecekti.
Geçtiğimiz hafta sonu yarışılan 2021 Türkiye Grand Prix’si belki geçen seneki kadar nefes kesen bir yarışa ev sahipliği yapmadı ama birçok açıdan yine sporsevenleri tatmin etmeyi bildi. Antrenman, sıralama turları ve yarışı kapsayan üç gün boyunca 190.000 kişiyi ağırlayan Intercity Istanbul Park’ın bu anlamda iyi bir sınav verdiğini söylemek yanlış olmaz. Mercedes pilotu Valtteri Bottas’ın zaferi, Max Verstappen’in ikinciliği ve takım arkadaşı Sergio Perez’in üçüncülüğü ile sona eren mücadele, Red Bull’un Hollandalı pilotunu klasmanda Hamilton’ın önüne taşıdı. Tabii sıralama turlarında 1:22.868’le burada tüm zamanların en hızlı turuna imza atan Britanyalı sürücünün güç ünitesi değişimi nedeniyle aldığı 10 sıralık grid cezasına rağmen yarışı beşinci bitirmesi takdire şayandı. Yıldız ismin takımıyla yaşadığı pit stop anlaşmazlığı ve dördüncü sırayı almak için Perez’le yaptığı mükemmel düello da 2021 Türkiye Grand Prix’sinin hatıra albümünde yerini aldı.
Formula 1 İstanbul’dan yine rüzgâr gibi geçmişti…