İyi bir şarkıyı sadece kulaklarımızla değil kalbimizle de dinleriz. Bu yüzden müziği başrolde izlediğimiz filmlerin bizim için yeri bir başka. Oradaki bazı replikler ise unutulmazlar arasında. Müzik filmlerindeki kalbe dokunan ünlü repliklerle güne tatlı bir mola vermeye hazır mısınız?
Kimi zaman bir sahne, o sırada çalan şarkıyla birlikte hafızalarımıza yerleşiyor, kimi zamansa o filmin tek bir cümlesi bize yol gösterici oluyor. Müziği konuşan, bize çok şey anlatan o müzik filmlerinden birkaç tanesini ve izlediğimizde bizi alıp götüren ünlü repliklerini bir kez daha hatırlayalım.
High Fidelity: “İyi bir playlist incelikli bir sanattır”
Nick Hornby’nin 1995’te yayınlanan aynı isimli romanından uyarlanan 2000 yapımı “High Fidelity”nin başrolünde John Cusack ve Jack Black’i izliyoruz. High Fidelity müzik dükkanı sahibi Rob’un ilişkilerini sorgulaması, hemen her şeye iyi bir fon müziği bulması, pek çok konuyu da Top 5 listesi yaparak irdelemesiyle pek çok açıdan iyi hissettiriyor. Filmde Rob şöyle diyor: “İyi bir playlist yapmak çok incelikli bir sanattır. Öncelikle nasıl hissettiğinizi ifade etmek için başka birinin şiirini kullanıyorsunuz. Bu hassas bir şey…” Yakın zamanda yayınlanmış dizi versiyonunda da Rob rolünde bu kez Zoe Kravitz’i görüyoruz. Orada da Rob playlist yapmayı aşk mektubu yazmaya benzetiyor.
Begin Again: “Çalma listelerinize dikkat, kim olduğunuzu ele veriyor”
Buna benzer bir konu 2013 yapımı John Carney’nin ünlü filmi “Begin Again”de de gündeme geliyor. Başrollerini Keira Knightley ve Mark Ruffalo’nun paylaştığı filmde, sevgilisinden ayrılan Gretta’nın itibarını kaybetmiş eski bir müzik yapımcısıyla karşılaşması ve hayallerinin peşinden koşmasını izliyoruz. Biraz da tabii New York güzellemesi… High Fidelity’deki tespitimizi bu filmde Dan’in Gretta’ya söylediği şu cümlede görebiliyoruz: “Bir insanın çalma listesine bakarak onun hakkında çok şey söyleyebilirsin.” Sahiden de öyle değil mi? Kendimizi nasıl hissediyorsak dinlediğimiz şarkılar da ona göre şekilleniyor. Ne dinlediğiniz bazen kime ne söylediğinizden daha önemli olabiliyor.
Once: “İnsanlar gündüzleri bildikleri şarkıları duymak isterler”
Şarkıların neredeyse ete kemiğe büründüğü bir film de 2007 yapımı “Once”. İrlandalı The Frames’den Glen Hansard’ın başrolde olduğu “Once”da, bir sokak müzisyeni ile en büyük hayali istediği piyanoyu alabilmek olan göçmen bir kadının hikâyesini izliyoruz. Dublin sokaklarında, kendilerini yalnız hissetmiş iki insanı müzik nasıl bir araya getiriyor, müzik gerçekten de iyileştiriyor mu, işte “Once” bunların cevaplarını sorgulatıyor. Filmde Hansard’ın canlandırdığı Guy karakteri şöyle diyor: “Gündüzleri insanlar bildikleri şarkıları, sadece tanıdıkları şarkıları duymak isterler. Geceleri bu şarkıyı çalıyorum yoksa para kazanamam. İnsanlar dinlemezdi.” Geceleri, özellikle de yalnız kaldığımız zamanlar en çok ne dinliyoruz? Gerçek dünyamızı en çok hangi şarkılarla açıyoruz? İnsan düşünüyor.
Whiplash: “Siz tam olarak nasıl biri olmayı tercih edersiniz?”
Müziğin başrolde olduğu bir film de 2014 yapımı “Whiplash”. 19 yaşında genç bir davulcu olan Andrew’un eğitim gördüğü müzik okulunda sert öğretmeni Terrence ile olan çarpışmasını anlatan film, vizyona girdiği dönemde büyük ses getirmişti. Tutkulu olduğu şeyin, müzik yapmanın peşinden koşan Andrew bir sahnede şöyle diyor: “90 yaşında zengin ve ayık olarak yaşamak ve hiç kimsenin benim kim olduğumu hatırlamadığı bir olasılıktansa, 34 yaşında sarhoş olarak ölmeyi ve yemek masasında insanların benim hakkımda konuşmasını tercih ederim.” Efsane aktör J.K.Simmons’un ve Miles Teller’ın başrollerinde olduğu filmin yönetmen koltuğunda Damien Chazelle oturuyor.
8 Mile: “Bir çöp parçasıyım ama kendimden şüphe etmiyorum!”
Soundtrack’inden çıkan en ünlü şarkısı “Lose Yourself”le hayata olan inancımızı güçlendirmiş, böyle bir inancımız yoksa da en azından bize bir seçenek sunmuş olan Eminem’in Detroit’te büyümenin nasıl bir şey olduğu anlattığı “8 Mile” filmi 2002 yılında vizyona girmişti. Müzik dünyasına adım atmak isteyen Jimmy’nin öfkelerini, hayal kırıklıklarını anlattığı filmde, Jimmy’nin şöyle bir sözü var: “Benden şüphe ediyorsanız hepinize lanet olsun. Ben lanet olası bir beyaz çöp parçasıyım ve bunu gururla söylüyorum.” Buradaki “lanet olsun”ların aslında ne olduğunu muhtemelen hepimiz biliyoruz. Ama Jimmy’nin kendini yerin dibine soksa da inandığı şeylerden hiç şüphe etmediğini söylemesinden etkileniyoruz elbette.
Across the Universe: “Yeterince yüksek sesle çalarsan şeytanları uzak tutarsın”
Beatles şarkılarının resmi geçit yaptığı 2007 yapımı “Across the Universe” renkli, hayat dolu ve pozitif bir bakış açısı sunan bir film. ABD’ye ayak bastıktan sonra Princeton’a gitmek için otostop çeken Jude (Jim Sturgess) ve Lucy’nin (Evan Rachel Wood) hikâyesini anlatan film aynı zamanda Amerikan tarihine de ışık tutuyor. Filmdeki en unutulmaz cümlelerden biri ise Martin Luther’ın canlandırdığı JoJo karakterinden geliyor: “Artık anlamlı olan tek şey müzik dostum. Yeterince yüksek sesle çalarsan şeytanları uzakta tutarsın.”
Almost Famous: “Biz yara bandıyız”
Müzik tutkunu olan genç müzik yazarı William’ın yeteneğini Rolling Stone dergisi fark ediyor ve onu hayranı olduğu bir grupla turneye yolluyor. William da bu turnede müzik dünyasına dair bazı önemli gerçeklerle yüzleşiyor. Sevimli “groupie” Penny (Kate Hudson) ile tanışıyor, aşık oluyor, hayatı bir anda “rock’n roll”a dönüşüyor. 2000 yılında yayınlanan film, En İyi Senaryo kategorisinde Cameron Crowe’a Oscar kazandırmıştı. Listemizdeki müzik filmlerinden “Almost Famous”ta geçen unutulmaz replik ise Penny’den geliyor: “Biz ‘groupie’ değiliz. Groupie’ler rockstar’larla yatarlar ve ünlü birilerine yakın olmak isterler. Biz müzik yüzünden, müziğe ilham olduğumuz için buradayız. Biz yara bandıyız.”
Tick, Tick… BOOM!: “Eğer sevdiğin insanlar için harcamayacaksan ne anlamı var?”
Müzisyen Jonathan Larson’ın hayatını anlatan “Tick, Tick… BOOM!”da 30 yaşına gelen Jon’un Broadway’de adını duyurmak istediği hayatını, yaşadığı tüm zorluklarla birlikte gerçekçi bir şekilde anlatıyor. Andrew Garfield’ın En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde Altın Küre’yi kucakladığı filmde Jon şöyle diyor: “Eğer sevdiğin insanlar için harcamayacaksan, para kazanmanın ne anlamı var?”
Hafızalardaki o replikler: “Yoklama yapalım, kaç kişi yaşadığınızı biliyor?”
- “Senin sorunun üzgün olmaktan mutlu olmaman, ama aşk budur, Cosmo: mutlu-üzgün”. Raphina (Lucy Boynton, Sing Street)
- “Varoluş. Peki, ne önemi var? Elimden gelen en iyi şartlarda varım. Geçmiş artık geleceğimin bir parçası. Şimdiki durumsa kontrolden çıktı.” Ian Curtis (Sam Riley, Control)
- “Sana benimle evlenmeni teklif ediyorum. Seni seviyorum June. Seni incittiğimi söylediğim ve yaptığım birçok şeyi biliyorum ama söz veriyorum, bunu bir daha asla yapmayacağım. Sadece seninle ilgilenmek istiyorum. (…) Sen benim en iyi arkadaşımsın. Benimle evlen.” Johnny Cash (Joaquin Phoenix, Walk the Line)
- “- Ne düşünüyorsun, sence aşk sonsuza kadar sürer mi? [Biri fonda “I Will Always Love You söylemektedir] / – Hayır, ama bu şarkı sürüyor.” Tommy ve Hedwig (Michael Pitt ve John Cameron Mitchell, Hedwig and the Angry Inch)
- “Hey! Ben Kertenkele Kral’ım! Her şeyi yapabilirim! Hadi, anlıyorsunuz ellerinizi kaldırın! Yoklama yapalım, kaç kişi yaşadığınızı biliyor? [İnsanlar ellerini kaldırır] Saçmalık! Minyatür, kirli bir savaştaki plastik askerler! Hadi ama, yaşadığınızı kaç kişi biliyor? Kaç kişi biliyor ‘gerçekten’ yaşadığınızı?” Jim Morrisson (Val Kilmer, The Doors)
- “İlahi çöküş, sevgilim!” Sally (Liza Minelli, Cabaret)
